Daha önce de Gülbahar'ı yazmıştım bu köşede. Hani uzaklaştırmasının bittiği gün eşi tarafından, annesinin arkasına saklanarak kapıyı açtırttığı evinde 10 yerinden bıçaklanarak evli olduğu erkek tarafından öldürülen Gülbahar'ı…
İnşallah kadınlar artık bir ömür boyu mutlu olmak umuduyla evlendikleri ya da evlendirildikleri adamların eliyle bu hayattan koparılmazlar diye dilemiştim o yazıyı yazarken.
Ama tutmadı o dilek. Bir türlü durmuyor, durdurulamıyor!
Evliliğin bittiğini, kavgalarla, anlaşmazlıklarla, çatışmayla, şiddetle bir evliliğin yürüyemeyeceğini kimi erkekler bir türlü kabullenmek istemiyorlar.
İlle bu işkence devam etsin, bu kadın benden ayrılmasın, mutsuz olmaya devam etsin, ben de her istediğimi ona yapayım diye direttikçe diretiyorlar. Bu hastalıklı evliliği devam ettirmek istemeyen kadını ise öldürüp, canını almayı kendilerine hak görüyorlar.
Gülbahar'dan bugüne nice kadınlar yitip gitti bu ülkede. Birçoğu da ya evli olduğu erkek ya sevdiği adam ya da babaları veya kardeşleri tarafından hayattan koparıldılar.
Kahrolmamak elde değil.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun verilerine göre; sadece geçtiğimiz nisan ayında en az 32 kadın öldürüldü, 13 kadın ise şüpheli şekilde öldü.
Neden mi öldürüldüler?
32 kadından 10’u boşanmak istiyordu, barışmayı reddetmek, evlenmeyi reddetmek, ilişkiyi reddetmek gibi kendi hayatına dair karar almak istemesi bahanesi ile,
1’i annesinin babasıyla barışmaması bahanesiyle,
1’i kedi beslediği bahanesiyle, 1 kız çocuğu; taş attığı bahanesiyle, 1’i ekonomik bahanelerle öldürüldü.
Diğer 18’inin ise hangi bahaneyle öldürüldüğü tespit edilemedi.
Kadın cinayetlerinde adil yargılama yapılmayıp şüpheli, sanık ve katiller caydırıcı cezalar almadıkça, önleyici tedbirler uygulanmadıkça şiddet boyut değiştirerek sürmeye devam ediyor bu ülkede çünkü!!!
Sevda Meşe, Tuğçe A,. Selma Çiftçi, Gülseren Yıldırım, Yıldız Yılmaz, Besra Kırmızı, Semanur Çakır, Petek Aksak, Buse Ateş Suna, Esma Işık, Yonca Kazan Coşkun, Nursel Yılmaz, Türkan Abay, Kübra Kanat, Asya Can, Emine Boynueğri, Sahure Dudu Bahçeci, Meltem Zengin, Rozerin Yıldız, Emine Derviş, Sultan Akgül, F. C., İlknur Çetin, Selin Yalın, N. A., Buse Demirkıran, A. K., Gülcan Güneş, Nazlı Tepedir, Hivda Temel, Esra Yıldız, Gözde Yılmaz.
Bu saydığımı isimler sadece geçen ay, hayattan koparıldılar.
Samsun'da da herkes, daha geçen hafta Saadet öğretmen için ağlamadı mı?
İki çocuk annesiydi, öğretmendi!
Evli olduğu adamla anlaşamıyordu ve boşanmak istiyordu. Ayrılmak istediği adam, telefonla arayıp 'intihar edeceğim' diye kandırıp eve çağırdı Saadet Öğretmen'i. Sonra da bir bahaneyle tartışıp, vurup öldürdü.
Çok ama çok üzücü. Öldürülen her kadına yapılan gibi, çok büyük haksızlık. Peki, şimdi ne olacak geride kalan o iki evlat! Hangi acıları yaşayacaklar hiç düşündünüz mü? Zaten zor bir hayat yaşıyor herkes. Büyük bir mücadele içinde. Bu çocukların annesi mezarda, baba cezaevinde. En iyi ihtimalle yakınları, akrabaları ilgilenirler. Ama bir annenin, bir babanın yerini tutar mı?
Yazık değil mi Saadet öğretmene. Yazık değil mi çocuklarınıza…
Kadınların hayatı, ölüme değil yaşamaya adanmıştır beyler; hiçbir erkeğin emaneti, malı ve namusu değiliz biz. İnsanız, eşitiz ve bireyiz.
Yeter artık bitsin bu dram. Kadınların hayatını bitireceksiniz, gülüşlerini solduracaksanız, aşık olmayın, evlenmeyin bu kadınlarla…