Samsun'un Kavak ilçesinin 7 köyündeki yeşil alanlara zarar vereceği aşikar olan Kalker Taş Ocağı ve Kırma-Eleme-Yıkama Tesisi yapılması planı yeniden gündemde.
Daha önce Ladik Çimento Fabrikası'nın da kurulduğu bölgede Köseli, Karapınar, Bekdemir, Germiyan ve Şeyhli mahalleleri sınırları içerisindeki yeşil alanda yapılması planına tepki gösteren mahalle halkı elbette son derece tepkili.
Hatta köylülere destek vermek amacıyla SAMÇEP de önceki gün yöre halkıyla birlikteydi.
Köylüler neden bu bölgede taş ocağı istemiyorlar, yetkililere bir kere daha hatırlatalım;
Çünkü taş ocağı yapılması planlanan bölgede, su kaynakları var ve 7 köyün su ihtiyacı hem içme suyu hem de tarımsal amaçlı olarak bu su kaynaklarından karşılanıyor.
Yine bu bölgedeki küçük ve büyükbaş hayvanlarını otlaklıkları da taş ocağı yapılması planlanan alana oldukça yakın mesafede.
Köylerdeki evlere mesafesi ise 50-100 metreye kadar yaklaşıyor.
Şimdi durup bir düşünelim; bu mesafede olan bir taş ocağında patlatılacak dinamitlerin yaratacağı can ve mal kaybından kim sorumlu olacak?
Üstelik yargı kararlarına rağmen SAMÇEP yetkilileri aynı bölgede son 30 yıl içerisinde 3 adet taş ocağı açıldığını ve çevreye duyarlı olmaması ile orman alanlarının yok edilmesi gibi gerekçelerle kapatıldığını belirtiyorlar.
Tabii asıl sorun yönetmeliklerde. 250 dönümden küçük faaliyet alanı olan işletmeler için ÇED gerekli değildir kararları verilmesi, bu taş ocağı gibi çevreye ve insana sağlığına zararlı tesislerin izin süreçlerini kolaylaştırdı.
Sonuç olarak yetkililer, bu yöredeki insanların şikayetlerini dikkate almalıdırlar. Kavak Köseli Mahallesi sınırları içerisinde zaten bir çimento fabrikası var ve köylüler bu fabrikadan bile son derece şikayetçiler.
Bu fabrika yetmiyormuş gibi bir de taş ocağı gibi yeni tesisleri eklediğinizde o güzelim Kavak ormanlarının, bölgedeki tüm sulak alanların, yeraltı sularının, tarım, orman ve hayvancılık faaliyetlerinin, insan yaşamına vereceği olumsuz etkileri varın siz düşünün!
Yazıktır, günahtır! Gelin vazgeçin bu doğa katliamlarından!
***
Emeklilerin durumu malum. Ne söylenebilecekse her şey söylendi. Tek kelimeyle 'perişan' haldeler. Hatta ihtiyaç sahibi statüsüne bile geçtiler. Yıllarca çalış didin, sonra 10 bin lira gibi bir ücrete mahkum ol. Bir de üstüne üstlük yardımlarla geçinmeye çalış.
Bakın Ankara Büyükşehir Belediyesi, ekonomik zorluklar yaşayan 36 bin 592 'ihtiyaç sahibi emekli' için dokuzuncu destek ayında, 1500 TL genel, 500 TL et desteği ödemesi gerçekleştirmiş. Bu tam bir dramdır. Bu insanlar emekli ama artık ihtiyaç sahibi kategorisindeler. Yardımsız hayatlarını sürdüremiyorlar yani.
Bu arada CHP'den emekliler için yeni bir kanun teklifi daha verildi. Asgari ücrete 3 ayda bir enflasyon farkı verilmesini ve en düşük emekli maaşının asgari ücret seviyesine çıkarılmasını öngörüyor. Eminim yine iktidar ortaklarının parmaklarıyla bu teklif de reddedilecektir.
Emekliler tamam son yerel seçimlerde ne demek istediklerini çok iyi anlattılar ama yine de seslerini yükseltecek demokratik yolları aramayı sürdürmeliler. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, tüm emeklileri 26 Mayıs Pazar günü Ankara Tandoğan Meydanı'nda yapacakları "Büyük Emekli Mitingi"ne davet etmişti.
Mitingse miting, sandıksa sandık. Hakkınız olanı alana kadar, susmayın, vazgeçmeyin derim!
***
Günün sözü: “Nazik ol, çünkü tanıştığın herkes zorlu bir mücadele veriyor.” Platon