Bu köşede defalarca yazdım; Çarşamba Ovası'nın ortasına kurulacak biyokütle enerji santralinin, bu kente yapılacak en büyük kötülüklerden birisi olduğunu…
Dinlemediler.
Her türlü hukuksuzluğa rağmen, aldıkları bir kısım siyasi destekle de getirdiler o santrali, Çarşamba'nın verimli topraklarının ortasına diktiler.
Üç yıldır da yöre halkı ve çevreciler, santralin üretime geçmemesi için hukuk adına ne varsa ellerinden geleni yapmaya çalışıyorlar.
Bir süredir de santrale, Çevre Bakanlığı'nca verilen ‘ÇED gerekli değildir’ onayının iptali için, açtıkları iki ayrı davayla mücadele ediyorlardı.
SAMÇEP'in açtığı davada, Samsun İdare Mahkemesi kararını verdi ve oy çokluğu ile bakanlığın 'ÇED gerekli değildir' onayını haksız ve hukuka aykırı bularak, iptaline karar verdi.
Yöre halkının 'ÇED gerekli değildir' kararının iptali için açılan diğer dava ise devam ediyor, onda da karar çıkmak üzere.
Ancak açıklanan bu ilk karar, bilirkişi raporu doğrultusunda santralin kurulumuna temel teşkil eden 'ÇED' kararının iptal edilmesini öngörüyor.
Yani bu karar 'santralin kapısına mührü vurun' anlamına geliyor.
Sonuç olarak, yöre köylüleri kazandı, Çarşamba kazandı, çevre değerleri ve halkımız kazandı.
Şimdi gözler Samsun Valiliği ve Oltan Köleoğlu Enerji'de.
Bu kararı temyize götürerek süreci biraz daha uzatma şansları var.
Samsun Valisi Zülkif Dağlı, Samsun'a atandığında bu santral krizini adeta kucağında bulmuştu. Ve bu konuda şimdiye kadar hiçbir açıklama yapmadı.
O yüzden bununla ilgili nasıl bir tasarrufa gideceğini, kararın temyizi konusunda herhangi bir işlem yaptırıp yaptırmayacağını, doğrusu ben de merak ediyorum.
Diğer taraftan Oltan Köleoğlu Enerji'nin temyize gideceğini zaten hepimiz tahmin edebiliyoruz.
Ne olursa olsun, şirket yetkililerinin artık uzatmaları oynadığı ortada.
Daha önce 'Kazanamayacaksınız' başlıkla yazımda söylediğim gibi; bilirkişi raporları doğrultusunda bağımsız mahkemelerimizin aldığı bu kararlar, milletin adalete olan güven duygusunu da perçinliyor.
Üstelik çok değil meclis açılır açılmaz TBMM'de Paris İklim Anlaşması'nı onaylayacağız. Bu anlaşmaya Türkiye'nin imza koyması, çevre konusunda ne derece duyarlı olduğunu tüm dünyaya ilan edeceği gösteren bir gelişme olacağı için, ne kadar gurur duysak azdır.
Çevre felaketlerinin biri bitmeden diğerinin yaşandığı dünyada ve ülkemizde, birileri üç kuruş daha fazla para kazanacak diye, ovamızı, dağımızı, ormanımızı, bize yaşam veren varlıklarımızı katletmelerine göz yumacağımızı mı sanıyorlar.
Çarşamba Ovası'nı artık rahat bırakın.
Anlamıyor musunuz, KAZANAMADINIZ!
Beyninize, yüreğinize sağlık.