Bazıları Zonguldak ve Kütahya’daki madenlerden gelmişlerdi, bazıları Soma dışında hiç çalışmamıştı.
Bazıları çocuk sahibiydi, bazılarıysa gencecikti.
Türkiye’nin bir asra yaklaşan tarihinde, en korkunç maden felaketinin yaşanacağı gün olan 13 Mayıs 2014’te, yerin 200 metre altında 700 kişilerdi ve neredeyse yarısı hayatını kaybedecekti.
Vardiya değişimi sırasında yaşanan çıkan yangın ve sonrasında yaşanan facianın ardından madenlerdeki işçi güvenliğine ilişkin çok şey yazılıp çizildi.
Facia sonrasında eleştiri okları, maden ocağını işleten Soma Holding’e çevrildi.
Soma aslında, çalışma hayatının iyileştirilmesinde Türkiye'nin miladı olmalıydı.
Çünkü üretimde aşırı kar hırsı, özelleştirme ve taşeronlaşma politikaları, yetersiz işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri, yasa ihlalleri ve denetim eksiklikleri iç içe geçmiş yapısal etmenlerin hepsini görünür hale getiren bir faciaydı.
Ama olmadı.
Bu davadan çıkacak karar da büyük önem taşıyordu.
4 yıl sonra 301 madencinin hayatını kaybettiği Soma davasında karar açıklandı.
Sorumlular için verilen cezalar ne aileleri ne de toplumu tatmin etmedi.
Şirketin yönetim kurulundaki herkes beraat etti, sahanın şirket tarafından işletilmesine onay veren, iş güvenliğini hiçe sayarak üretim yapılmasına göz yuman kamu görevlilerinin hiçbiri yargılanmadı.
Soma 301 Madenciler Sosyal Yardımlaşma Derneği Başkanı İsmail Çolak, duruşmadaki sanıkların her bir işçi için 7 gün bile hapis yatmadıklarını söylerken haksız değildi.
Durmadılar, çocukları için adalet aradılar, Ankara’ya Adalet Bakanlığı’na gitmek istediler ama bakanlığın sokağına bile esirgemediler. Yetmedi, yaka paça gözaltına bile alındılar.
Cumhuriyet tarihinin en çok can kaybı ile sonuçlanan iş ve madencilik kazası olarak kayıtlara geçen Soma maden faciasından hafızamda kalanları, yaşanan acıları büyük bir üzüntü ile hatırlıyorum.
Hele de madenden sağ kurtarılan işçilerden Murat Yalçın'ın sözlerini hatırlayınca…
Ne diyordu Murat Yalçın, “Çizmelerimi çıkarayım mı, sedye kirlenmesin…”
Soma’dan bugüne sekiz yıl geçti ve herkes biliyor ki geriye dönmedi gidenlerden hiçbiri.
Sekiz yıldır da göçük altında, kömür karası milletin vicdanı…