Kamuoyunda "Dezenformasyon Yasası" olarak biliniyor.
Tam adı; Basın Kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik öngören kanun teklifi.
Bu düzenleme en son TBMM Adalet Komisyonu'nda tartışmalar eşliğinde kabul edildi.
Teklifin tartışmalara neden olan tek bir cümlesi var.
Mevcut kanunda bulunmayan o tek bir cümleyle, yeni bir suç kavramı oluşturularak, 'düşünce ve ifade özgürlüğü' açısından son derece geriye gidişe yol açabilecek bir düzenleme yapılıyor.
Nedir o düzenleme derseniz; ‘halkı korku, panik ve endişeye sevk etmek ya da kamu barışını bozmak amacıyla yanıltıcı bilgiyi alenen yayma’ eylemi, suç kapsamına alınacak. Bu suçu işleyenler için 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır
Öylesine boşluklarla dolu bir cümle ki. Örneğin gerçeğe aykırı bir bilgi olup olmadığı değerlendirmesi kim tarafından yapılacak?
Tabii ki öncelikle cumhuriyet savcılıkları tarafından. Arkasından da eğer iddianame hazırlanırsa yargı makamları yani mahkemeler bunun değerlendirmesini yapacak.
Bir örnek verelim, yazdığım bir yazıyı okuduğunuzu düşünün;
Kanun o kadar geniş tanımlanmış ki halk arasında bir vatandaş ben bu yazıdaki bilgilerden 'endişelendim' deyip, cumhuriyet savcılığına başvursa aldınız mı başınıza sıkıntıyı.
Özellikle de muhalif gazeteciler. Muhalif kesim tarafından veya gazeteciler tarafından yapılmış haber ve içeriklerin cumhuriyet savcılıklarına sıklıkla şikayet edileceğini şimdiden görmemek safdillik olur.
Kaldı ki savcılıklar tarafından resen soruşturmalar başlatılacak. Dolayısıyla 2023 seçimlerine doğru yaklaşırken yüzlerce hatta binlerce kişi bu yeni suç tiplemesinden soruşturulmak veya yargılanmak ile karşı karşıya kalacak.
Ya da farz edin ki 'Enflasyon yüzde 150 olacak' veya 'Dolar sene sonunda 30'a çıkacak' denildi.
Gerçeğe aykırı bilgi paylaştığınız iddia edilerek, hakkınızda suç duyurusunda bulunmak yine bu düzenlemeyle mümkün olacak.
Ve bundan sonra siz bu iddialar karşısında aylarca kendinizi savcılık makamlar karşısında veya mahkemelerde savunmak durumunda kalacaksınız.
Üstelik bu düzenlemenin yaratacağı sıkıntı, muhalif gazetecilerle de sınırlı değil.
Sosyal medyada suça konu olan paylaşımı retweet yapan, alıntılayan kişiler de suç işlemiş sayılacak.
Çünkü TCK'ya eklenecek olan maddede 'açıkça alenen yayan kimse' denilmiş. Dolayısıyla aslında bu tip içerikleri sadece ilk paylaşan kişiler değil, aynı zamanda yayan, dolayısıyla sosyal medyada beğenen veya paylaşan kişiler hatta o kişiler hakkında açılan soruşturmalara tepki gösteren ve yargılananlar hakkında 'bu kadar da olmaz' tepkisi gösterenlerin de eğer o içerikleri paylaşması söz konusu olursa yargılanmaları söz konusu olacak.
2023 seçimlerine giderken, böyle bir düzenlemenin çıkarılmak istenmesi, çok ama çok manidar gerçekten. Mutlaka geri çekilmelidir.
Türkiye böyle bir süreçte, 'korku iklimi'ne terk edilemez!