Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in Sağlık Bakanlığı dışında hiçbir bakanlığa emekli olan kişi sayısından fazla personel alımı yapmayacaklarına ilişkin açıklamalarının üzerinden daha birkaç ay geçmişken, dün üniversite mezunları için Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) yapıldı. Üstelik rekor bir katılımla.
Dünkü sınavlarda Genel Yetenek ve Genel Kültür oturumuna 1 milyon 470 bin 487 aday girdi. Bu adayların 526 bin 947'si öğleden sonraki Eğitim Bilimleri oturumuna da katıldı.
Üstelik daha devamı da var. 20-21 Temmuz'da yapılacak Alan Bilgisi oturumlarına da 171 bin 655 aday katılacak. Ayrıca ağustos ayında da atama bekleyen öğretmen adaylarının alan bilgisi sınavı yapılacak.
ÖSYM'nin verilerine göre sınavlara girenlerin büyük bir çoğunluğu 22-32 yaş aralığında. Kadın adayların sayısı ise erkek adayların iki katı.
Daha öncesinde atanmayı bekleyenlerle birlikte bu ülkede 1.5 milyonu aşkın genç, devlette iş bulabilirim umudu ile dirsek çürütüyor, KPSS sınavlarında ter döküyor.
Hatırlayanlar bilir; KPSS’nin de ilk ortaya çıkışı IMF programıyladır, Kemal Derviş dönemidir. Merhum Bülent Ecevit döneminde uygulandı Devlet Memurları Sınavı.
O zaman Ecevit “Kimse açıkta kalmayacak yalnızca herkes hak ettiği sıralamaya göre atanacak” diye savunmuştu.
İlk bir-iki yıl öyle oldu gerçekten ama sonrasında kontenjan sınırlaması getirmeye başladılar. En nihayetinde bugünlere kadar geldik.
Durum böyleyken, şimdi de 'Maarif Modeli' diye bir modeli önümüze koydular. Şimdi bunu tartışıp duruyoruz. Gençler bu sistemle Türkiye'yi geleceğe taşıyacaklarmış.
Eğitimcilerden gelen tepkileri izlediğimde görüyorum ki hiç de Türkiye'ye uçuracak ve en önemli meselemiz olan eğitimdeki sorunları çözecek bir model asla değil.
Oysa ki bizim dünyayla rekabet edebilmek için "siyasi görüş" ve "inanç" odaklı değil, bilim ve bilgiyi önceleyen nesillere ihtiyacımız var.
Vasıfsız üniversite mezunlarına değil, iş dünyasının aradığı becerilere sahip gençleri yetiştirmemiz gerekiyor.
Zaten atamalarda liyakate uygun hareket edilmediği inancının yaygınlaşması, toplumsal yapıyı yeterince zedeledi ve yozlaşmaya neden oldu.
Bir de üstüne mülakat sistemine yönelik güvensizlik ortaya çıkınca işler iyice sarpa sardı.
Bizim bir an önce yukarıda da söylediğim gibi bilimi önceleyen, liyakat esaslı bir sistemi hayata geçirmemiz şart.
Bakın dün yukarıda anlattığım gibi 1 milyon aşkın çocuğumuz, 'devlette işe girerim' umuduyla KPS Sınavı'ndaydı.
Ne olacak bu çocuklar? Emekli olanların yerine atanacaklarmış. Bakan öyle söylüyor ya, emeklilerin 10 bin lira maaş aldığı bir ülkede, kim emekli olmaya yanaşır?
Ne olacak o zaman. 3 yılın sonunda her yıl ortalama 1.5 milyondan, 4.5-5 milyon genci işsiz bırakmaya kalbiniz nasıl dayanacak?
Yazıktır, günahtır. Yanlış politikalarınızın faturasını bu ülkenin masum çocuklarına ödettirmeyin!