Dünya bu kavramla 1980'li yıllarda tanışmaya başladı.
KÜRESELLEŞME ile.
Etkilerini hem siyasette en çok da ekonomide yaşayarak öğrendik.
Siyasi olarak: ‘ulusötesi yönetici ve düzenleyiciler denilen kapitalistlerin örgütlenmesi, liberal siyasal ideolojinin ve onun kurumsal biçimlerinin yayılması’ diye afilli kelimelerle tanımladılar.
Sözde demokrasi ve insan hakları diyerek, ülkeleri parçalayarak, kan gözyaşı deryasında boğdular.
Bizim gibi yani Türkiye gibi ülkeler için bu afilli tanımın içeriği bir hayli sıkıntılıydı.
'Ulus devlet' modelinin çöpe atılmak istenmesiydi ve bunun bedelini de ağır ödemek zorunda kaldık.
Küreselleşmeyle ilgili bugün anlatmak istediklerim ekonomiye ilişkin.
Çünkü Trump'ın açıkladığı yeni vergi düzeniyle Dünya çok acayip bir yöne doğru gidiyor.
Küreselleşme, en yaygın biçimiyle, sermayenin bütün dünyaya yayılmış halidir diyebiliriz.
Ya da kapitalizmin küresel çapta örgütlenmesi.
Oysa bizler daha önce "Dünyanın bütün işçileri birleşin" sözüyle emeğin örgütlenmesini duymuştuk.
Sermayenin örgütlenmesi, üstelik bütün dünyada örgütlenmesi sadece ekonomileri değil toplumları da alt üst etti.
Bu sayede 'tüketim çılgınlığı' içine girdik.
Yemekten giyinmeye kadar herkesin birbirine benzedi. Hamburger ve kola kültürüne teslim oldu bütün dünya…
Dahası da var.
‘Hızlı kâr’ın dışında başka bir amacın olmadığı bu KÜRESELLEŞME yüzünden sadece şirketler değil bizler de tek tek bireyler olarak da diken üstündeydik.
Çünkü sistem şirketlerin piyasadaki anlık değişimlere müdahale edecek biçimde esnekleşip, yeniden yapılandırılmasını beklerken, kişilerden de sürekli kendisini yenilemesini, seyyar olmasını, risk almasını, rekabet becerisini geliştirmesini istiyordu.
Hani çeşitli kurumlar belirli aralıklarla girişimcilik kursları ya da özgün fikirleri geliştirme eğitimleri düzenliyorlardı ya, işte tüm bunlar KÜRESELLEŞME yüzündendi.
Bu yeni sistemde insan yani bireyler, iş yaşamında ‘yırtıcı bir karakter’ ve iş ilanlarında duyurulduğu gibi ‘takım çalışmasına’ da uyumlu olmalıydı.
İşte bu yüzden küreselleşme denilen yeni ekonomik düzenin emekçiler ve çalışanlar için etkisi, son derece dramatik ve sarsıcı oldu.
Çalışanlar için sadece bizde değil tüm dünyada 'esnek çalışma modeli' denilen bir kavram dayatıldı, bu sayede de yaşam boyu iş güvencesi yok edildi.
Taşeronlaşma, sözleşme usulü çalışma, kadrosuzluk gibi uygulamalar, çalışma hayatımıza neden girdi sanıyorsunuz!
'Doğduğun değil doyduğun yer' mottosu ile dayatılarak, sürekli iş ve şehir değiştiren insanlar ortaya çıktı ve önce tek tek bireyler sonra da toplum yön duygusunu yitirdi. Aileler parçalandı ya da birbirlerinden uzaklaşmak zorunda kaldı.
İstikrarlı işlerin yerini geçici projeler alması yetmiyormuş gibi, bir işten diğerine, dünden yarına sürüklenen yaşamlar ortaya çıktı.
En kötüsü de ne oldu biliyor musunuz?
Sürekli rekabetin körüklediği “güvensizlik” ve “kayıtsızlık” duygusu.
Ve karakter aşınması.
Kısa yoldan zengin olmaya çalışan, birbirlerinin üzerine basarak yükselen ya da birbirlerinin fikirlerini, projelerini çalarak paraya kavuşmak isteyen, birbirlerini anlamayan, çünkü dinlemeyen, "sağlığın nasıl?" diye bile soramayan karaktersiz insanlar topluluğu…
Bütün bunları neden anlattığıma gelince.
İlgilenenler biliyor. ABD Başkanı Donald Trump 2 Nisan'da, ABD'ye giren tüm mallara vergi öngören bir kararı uygulamaya koydu.
Böylece ABD, Türkiye dahil 185 ülkeye karşılıklı gümrük vergisi uygulayacak.
Neden bu kararı aldı?
Çünkü Amerikan ekonomisi battı. Ciddi bir açık söz konusu. Ve Trump ülkesini kurtarmak için, diğer ülkeleri düşünmekten vazgeçtiklerini, ekonomik yardımları kestiklerini söylüyor.
Trump'ın bu son adımı, artık KÜRESELLEŞME denilen düzenin bittiği anlamına geliyor.
Çünkü Trump'ın mimarı olduğu "Önce Amerika" mottosu devreye girdi.
Bunun dünyadaki anlamı, uzun dönemli ittifaklar veya iş birlikleri döneminin artık bitmesi.
Herkesin başının çaresine bakması bir dönem başlıyor.
Artık her ülke kendi yağında kavrulacak.
KÜRESELLEŞME denilen o lanet sistemin sonu geldi.
Kapitalizmin sonunun geldiğini de görmeyi diliyorum!
NOT ETTİKLERİM:
* CHP Genel Başkanı Özgür Özel, olağanüstü kurultayda tek aday olarak girdiği seçimde yeniden genel başkanlığa seçildi. Kurultayda toplam bin 276 delege oy kullandı. Özel, geçerli oyların tamamı olan bin 171 oyu aldı. 105 delegenin oyu ise geçersiz sayıldı. Böylece bir önceki kurultayın iptal edilerek kayyım atanması tehdidine karşı, CHP güçlü bir yanıt verdi.
"CHP artık iktidar yürüyüşüne geçti" yorumları yapıldı.
*Kamuda 600 bine yakın işçiyi kapsayan 2025 Yılı Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü görüşmelerinde süreç devam ediyor. İşçi kesimi, 2025'in ilk altı ayı için yüzde 50, diğer altı aylık dönemleri için ise yüzde 25 zam yapılması ve üzerine yüzde 10 refah payını içeren talebini taraflara iletti. Talebi inceleyen işveren sendikası TÜHİS'in önümüzdeki günlerde ilk teklifini işçi kesimine sunması bekleniyor.
*ABD Başkanı Trump’ın altını vergiden muaf tutması, piyasalarda kafa karışıklığı yarattı. Cuma günü yüzde 2,5 değer yitiren altın, haftalık bazda yüzde 1,5 kayıpla ons başına 3.030 dolara geriledi. Düşüşte, vergiden muaf tutulmasının yanı sıra yatırımcıların diğer varlık sınıflarındaki kayıplarını karşılamak için altın satmasının da etkili olduğu belirtiliyor.