Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde 30 yıl önce, biz öğrencilerine şöyle sesleniyordu, bombalı bir suikast sonucu yaşamını yitiren değerli hocam Ahmet Taner Kışlalı:
"Eğer Türkiye'de bir din devleti kurmak istiyorsanız, Mustafa Kemal'e saldırmanız elbette ki tutarlıdır. Eğer Türkiye'nin bir bölgesini ayırıp ırkçı bir devlet kurmak peşindeyseniz, Mustafa Kemal'e saldırmanın elbette tutarlı bir yanı vardır. Ama "çağı yakalama" arayışında görünürken aynı şeyi yapmaya kalkarsanız; belki - her garip şeyi yapanlara olduğu gibi- bazı dikkatleri üzerinize çekersiniz, ama inandırıcı olamazsınız."
Türkiye'de 'Atatürk düşmanlığı', her geçen yıl artan bir cüretle, bir yerde patlak veriyor.
Ve bunlara da 'meczup' deyip geçiştiriyoruz.
Bu meczupların sonuncusu daha dün 30 Ağustos Zafer Bayramı törenlerinde, Samsun'da ortaya çıktı.
Ama bu meczup, Atatürk'ün heykelini kırıp parçalamak isteyenlerden değil.
'Yeni nesil meczup'lardan.
Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Demir'in, sosyal medya hesabını takip eden ve utanmadan, korkusuzca, onun 30 Ağustos Zafer Bayramı törenlerine ilişkin instagramda yayınladığı mesajına, Atatürk'e yönelik hakaretlerini ardı arkasına korkmadan, çekinmeden sıralayan bir meczup.
Adı eğer sahte değilse Uğur Fidan. Sahteyse de IP adresinden kolaylıkla kim olduğu bulunur diye düşünüyorum.
Türk ulusunun top yekün birlik beraberlik içerisinde olması gereken bir günde, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e, hadsizce dil uzatmaktan geri kalmayan bu adamın en kısa zamanda yakalanarak, gereken cezayı alması için emniyet güçlerini göreve davet ediyorum.
"Keşke Yunanlılar galip gelseydi" kafasındaki, Atatürk'ü 'Müslüman olmamakla' bile itham eden, daha bir sürü saçma sapan hakaretlerini yazmaktan çekinmeyen bu adamdan, en çok da Başkan Mustafa Demir'in şikayetçi olması gerektiğini düşünüyorum. Kendisinin de bu kişi hakkında suç duyurusunda bulunduğunu öğrendim.
Ahmet Taner Kışlalı Hoca'mı yeniden rahmetle anıyorum. Onun da söylediği gibi, Atatürk düşmanlığı, doğası gereği, gericilik ve emperyalizmle işbirliğine çıkıyor.
Türkiye'de ve Ortadoğu'da demokratikleşme ve modernleşme hareketinin, kesintiye uğratılmasının, giderek imha edilmesinin yolu da Atatürk düşmanlığından geçiyor.
1945'lerde Cumhuriyet Devrimi'ne karşı başlatılan karşı devrim, 1990'lardan sonra küresel gerici emperyalist ve kapitalist çığla birleşti. Türkiye ve Ortadoğu'da siyonizm ve emperyalizmin zaferi; tüm karşı devrimcileri, laik, modern, aydınlanmacı, demokrat çizgiye düşmanlıkta birleştirmekten geçiyor.
Atatürk iyi bir teşkilatçı, yüksek anlayışlı, ilerici, iyi düşünceli ve akıllı bir önderdi. Türkiye Cumhuriyeti ile taçlandırdığı Kurtuluş Savaşı, en çok da emperyalistlerin ve yardakçılarının gururunu kırdı.
Gericilerin Atatürk'e hakaretlerinin temelinde de tüm bu gerçekler yatıyor. Emperyalizmle iş tutan bu bağımlılar, karakteri 'bağımsızlık' olandan ölümüne nefret ediyorlar.
Bu nedenle de Atatürk'e saldırmanın dayanılmaz sefaleti içindeki bu meczuplar da, bir türlü bitmiyorlar.
Ne yaparsanız yapın, bu milletin 'onurunu, kişiliğini' silemeyeceksiniz!