İslam Peygamberi Hz. Muhammed'in en önemsediğim sözlerinden birisidir; 'Rüşveti alan da veren de melundur' hadisi..
Melun; 'Allah tarafından lanetlenmiş olan', 'nefretle karşılanan, kötü ve alçak kimse' anlamına gelir.
Dini boyutunun yanında toplumsal olarak da son derece aşağılanmış bir davranıştır, rüşvet almak ve Vermek.
Yakın tarihimizde en ünlü rüşvet skandallarından; Civangate ve Emlakbank skandalını hatırlıyorum.
24 Eylül tarihinde Cinayet Bürosu'nda sorgulanan Selim Edes, 1985'te Emlak Bankası'na sattığı bir arazinin parasının tahsil edememesi üzerine, Emlak Bankası Genel Müdür Yardımcılığı, Denizcilik Bankası Genel Müdürlüğü ve Emlak Bankası Genel Müdürlüğü (1989-91) yapan Engin Civan'a alacağının tahsili için rüşvet verdiğini itiraf etmişti.
1998 yılında yaşanan Türkbank skandalında ise; Korkmaz Yiğit'in yayınlanan “İtiraf Kaseti” sonucu ANAP-DSP-MHP koalisyonu yıkılmış, Mesut Yılmaz için Yüce Divana giden yolun önü açılmıştı. TBMM'de kurulan özel bir komisyon bu konuyla ilgili olarak çok sayıda siyasetçi ve gazetecinin ifadesini almıştı. Komisyon hazırladığı raporda Mesut Yılmaz'ı ihaleye fesat karıştırmaktan suçlu bulmuştu.
Bilinen en ünlü rüşvet olaylarından birisi de İSKİ skandalıydı. Türkiye'yi sallayan 'İSKİ yolsuzluğu', o yıllarda önce SHP ve sonrasında CHP'nin İstanbul'dan silinmesinin nedeni olarak gösterildi. Rüşvet almakla suçlanan o dönemin İSKİ Genel Müdürü Ergun Göknel, 'Rüşvet, yolsuzluk ve mal beyanında bulunmamaktan' 1993'te tutuklandı. Toplam 12.5 yıla mahkûm oldu ve 5 yıl hapis yattı. Köknel'in ihaleleri paravan şirketlere aktardığı öne sürülmüştü.
Araştırırsanız, daha birçok rüşvet skandalı Türkiye'nin siyasi gündemine konu olmuştu.
Samsun ise son bir yıldır başka bir rüşvet skandalını konuşuyor.
Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Demir'in savcılığa yaptığı şikayetle ortaya çıkan bu skandalda ise Büyükşehir Belediyesi Mali Hizmetler Daire Başkanı Bahattin K., rüşvet alırken suçüstü yakalanıp tutuklandı.
Savcılık tarafından geçtiğimiz günlerde hazırlanarak mahkemeye sunulan iddianameyi okuyunca, hayretler içerisinde kaldım.
İddianamede; daire başkanının, belediyeye iş yapan müteahhit Y.T'nin hak edişlerini fazla veya erken ödemesi karşılığında çay paketleri içinde para aldığı ve tatil masraflarını müteahhite ödettiği iddia ediliyor.
İddianamede ayrıca Bahattin K. ile müteahhit Y.T. arasında geçen konuşmaların tapeleri de yer alıyor.
Düşünebiliyor musunuz, müteahhit hak edişlerini fazla ve erken alabilmek için daire başkanını rüşvete bağlamış, çay paketleri içerisinde 30 bin lira rüşvet veriyor.
Daire Başkanı Bahattin K. ise müteahhit Y.T’den 30 bin lirayı borç aldığını söylüyor ama o da ne, makam odasındaki kasasında tam bir servet yatıyor.
Ne hikmetse kasanın içerisine yine çay paketi girmiş ve içinden 135 bin euro, 36 bin TL, bir tanesi 1 kg’lık külçe olmak üzere yaklaşık 5 kg altın..
Durun bitmdi devamı da var;
13 adet çeyrek altın ebatlarında basılan özel altın,
75 tam altın, 50 yarım altın,
1059 çeyrek altın,
kendisi dahil 8 farklı kişi adına çeşitli bankalara ait 23 adet hesap cüzdanı
ve 40 yakın gayri menkul tapusu da var.
Bu servet de yetmemiş;
Bahattin K., ilk görüşmeden 6 gün sonra ailesiyle birlikte İkizdere ilçesine tatile bile gitmiş rüşvet parasıyla.
Müteahhit Y.T. tarafından rezervasyon yapılan otelde 3 gün kalıp, ücret bile ödemeden ayrılmış.
Konaklama ücreti olan 5 bin 977 lira ise 2 gün sonra Y.T’ye ait inşaat şirketi tarafından ödenmiş.
Bütün bunlar savcılığın iddianamesinde yer alan iddialar.
Şimdi düşünüyorum da Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Demir bu büyük rüşvet skandalını farketmeseydi, savcılığa bizzat şikayet etmeseydi ne olacaktı?
Siyaseten düşeceği zor durumu düşünebiliyor musunuz?
Hizmetleriyle ilgili zaman zaman burada eleştirilerimizi yazıyoruz, yazacağız da. Ama bu konuda Demir'e hakkını teslim etmek gerek, tüyü bitmemiş yetimin hakkını gözetmek gerek.
Şimdi tutuklu yargılanan Bahattin K., 'rüşvet' suçundan 4’dan 12 yıla kadar hapis cezası istemiyle hakim karşısına çıkacak.
Bence bu ceza az bile ama..
Hz Peygamber zaten son noktayı koymuş;
'Rüşveti alan da veren de melundur."