Nepotizm; 'akraba kayırma veya adam kayırma, öznel ve adil olmayan şekilde yapılan ayrımcılık' demek.
Bizde Neopitzm'in anlamı bu kadar afili değil; kısaca 'torpil', ya da 'dayıcılık' diyoruz.
Akraba ve yakınların devlette ya da aynı işletmede işe alınması demek yani.
Bu 'neopotizm' denen meret Rönesans döneminden İtalya'dan girmiş hayatımıza.
Yedi göbek sülale 'papa' olanlar var mesela. En ünlüleri Floransalı Medici ailesi. Amca, kardeş, yeğen; yememiş içmemişler 'papa' olmak için adeta sıraya girmişler, 300 yıl İtalya'yı parmaklarında oynatmışlar.
Önceki gün sosyal medyada KPSS'den yüksek puan alıp da mülakatta elenen adayların isyanını görünce aklıma geldi bu nepotikler, yani 'dayısı olan' torpilliler.
Türkiye'de öğretmen olmak isteyen adaylar KPSS sınavına girdikten sonra sözlü mülakatla giriyor ve ardından tercih işlemi yapmaya hak kazanıyor.
KPSS'de yüksek puan alarak atanmayı bekleyen öğretmen adayları, sözlü mülakattan geçerli puan alamayınca da eleniyorlar.
Bu duruma tepki gösterenlerden biri Binnur Felek Karakoyun isimli genç bir öğretmen adayı. Hamile olduğu halde bir bir zorlukla hazırlandığı KPSS'de derece yapmasına rağmen 51 puanla mülakatta elenmesine isyan etmiş.
Twitter'da yer alan başka bir paylaşımda ise felsefe öğretmeni olmak için sınava giren Sare Halıcı, sınavdan 92.79053 puan almasına karşın mülakatta 58.000000 aldığı için tercih yapmaya hak kazanamadığı için o da isyanlarda.
Bir diğeri; "Ortaokul sonunda sınava gir başarılı ol. Lise sonunda sınava gir başarılı ol. Üniversite sonunda sınava gir başarılı ol. SONUÇ: mülakatta elen Bunun neresi adalet açıklar mısınız? Cevap: kimse açıklayamadı!" demiş.
Bir başkası; "İki yıldır emek verdiğim, gecemi gündüzüme kattığım KPSS'de, bölümümde 1. oldum. Alanımda doktora yapıyorum. Hangi kıstasa göre elediniz?" diye sormuş.
Ya şuna ne demeli: "Komisyonda yer alanların hepsi bir araya gelse, ömür boyu çalışsa bu puanı alamaz ama verdikleri sözlü puan içler acısı…"
En dramatik olanı ise çalışıp çabalamasına rağmen artık kendine olan güvenini yitiren, hata bende mi diye soran gençler; şu an bir kırtasiyede çalışan öğretmen adayı sonuca şaşkın. Diyor ki, “Hala düşünüyorum nerede yanlışlık yaptım? Hayatım boyunca benim karışmış olduğum bir eylem yok. Bir kavga yok.”
Peki, yüksek puan alan bu gençler sözlü sınavı kazanamadıysa, kimler kazandı bu sözlüyü?
İşte 'neopotizm' de tam da burada devreye giriyor. Yani adam kayırmacılık, iltimas, dayıcılık, torpil.
Bir toplumu çürüten, mevki sahibi olanlara güvenlerin yitirilmesine neden olan bırakın yetkili olanlara, devleti ayakta tutan adalete olan inancı sarsan en yıkıcı ahlaksızlık bu torpil denilen şey.
Üstelik günümüzde eş, dost, akraba neopitizminin yanında şimdi bir de 'siyasi neopotizm' türedi. Kendi gibi düşünmeyene, kendisine 'sadakat' göstermeyene iş vermeyen, atama yapmayan bir üst zeka, bu memleketin gençlerinin umutlarını, geleceğini çalıyor.
Peki, nerede 'Liyakat'. Onun da içi boşaltılmış. O kuruluşta hakim olan genel görüşe sadık kalma ile özdeşleştirilmiş durumda.
Bütün bunlar karşısında bu ülkenin gençleri ise adeta bir mengeneye sıkışmış durumda; ‘Mülakat değil liyakat’ diye haykırıyorlar.
Seslerini duyan var mı?