Türkiye'nin gündeminde yer alan, zaman zaman bazı kesimlerin 'defolup gitsinler' noktasına kadar taşıdıkları bir konu ülkedeki mültecilerin durumu.
Göç İdaresi Genel Müdürlüğü, eylül sonu itibarıyla Türkiye'de geçici koruma statüsünde bulunan Suriyelilerin sayısını güncellemiş.
Buna göre Samsun'da geçici koruma statüsünde bulunan kayıtlı Suriyeli sayısı 8 bin 460 kişi.
Bu rakam 1 milyon 327 bin 875 nüfuslu Samsun'un yüzde 0,64'ü.
Devede kulak bile değil yani.
Mülteciler meselesi benim de hassas olduğum bir konu.
Şöyle ki mültecilik meselesi aslında dünyada eşitsizliklerin ve emperyalist paylaşımın da artmasıyla çok daha büyüyor.
Örneğin Avrupa bu meseleyi tartışıyor, Orta Avrupa’daki ırkçı partiler ülkelerinde büyük bir güçle ortaya çıkmaya başladılar.
Diğer taraftan şunu da söylemek gerek; Suriye'de iç savaş patlak vereli 10 yıl oldu ve 10 yıldır Türkiye mültecilik meselesiyle içli dışlı bir durumda.
Çok şükür ki bu yılları, kazasız belasız atlatabildik.
Bunu kesinlikle Türkiye'nin bir artısı olarak görmek lazım. Çünkü bu durum aslında Türkiye'de ırkçılığın ve ayrımcılığın çok güçlü olmadığının da bir göstergesi.
Ama sosyal ve ekonomik sorunların arttığı bugünlerde mülteciler meselesinin zaman zaman kızıştırıldığını ve hatta provoke edildiğini de görüyoruz. En son Altındağ'da yaşananları hatırlarsak, durumun provoke edildiğinde ne sonuçlara varacağını da gözler önüne seriyor.
Diğer taraftan Suriyelilerin Türkiye'deki varlığı hakkında laf edenlerin, bu olayın realitesiyle ilgili çok bilgi sahibi olmadıkları da görülüyor. Örneğin Suriyelilerin hepsi yoksul değil, hepsi zengin değil hepsi suç işliyor değil.
Suriyelilerin içine sızmış olan cihatçı yapılanmalar elbette var ama hepsi cihatçı da değil.
Suriye'de çıkan iç savaş sonrası buraya göç eden insanları tüm bu olanlardan sorumlu tutmaksa hiç hakkaniyetli bir tavır değil.
Ne yapmak gerek?
Darbe süreci ve BOP'la ABD'nin Türkiye'ye kurduğu tuzaklar herkesçe görülmüştü. Türkiye, BOP ve 'Stratejik Derinlik' politikalarından çok çekti.
Türkiye'nin meşru müdafaa yapması ve sınır güvenliğini sağlaması en doğal hakkıdır ve yurttaşlarının can güvenliği açısından görevidir düşüncesiyle kara harekatlarına hep olumlu baktım.
Ancak gelinen noktada Türkiye, sınırlarını IŞİD'den temizlediğine göre, üç milyon Suriyeli mülteciyi artık o alana yerleştirerek ülkelerine dönüşlerini sağlamalı ve güvenliğini sağlamalı; vakti gelince de Suriye Devleti'ne devretmelidir.
Türkiye'de ırkçılığa doğru evrilen bir iklime de zemin hazırlanmamalıdır.
Birey olarak bizlerse, ırkçılığa ve ayrımcılığa kapılmadan hareket etmek zorundayız.
Ne olursak olalım, gelin insan olalım!