Bütün Dünya, ABD Başkanı Donald Trump'ın, küresel ticaret savaşında “Kurtuluş Günü” olarak nitelendirdiği tarife listesinin tedirginliğini yaşarken...
Türkiye'de ise 19 Mart’ta Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasıyla başlayan sarsıntının daha ne kadar süreceğinin bilinmezliği devam ediyor.
Hem toplumsal hem de ekonomik olarak çok zor günlerden geçiyoruz.
Bakın bugün mart ayı enflasyon rakamları belli olacak. Beklentiler aylık yüzde 2.5 oranında bir enflasyon artışının olacağı yönünde.
Benim tahminim biraz daha yukarısı ama yüzde 3'ü bulmaz. Zaten buldurmazlar da…
İmamoğlu operasyonunun yapıldığı 19 Mart’ta başlatılan süreç etkisini geçen ay sınırlı bir şekilde göstermişti.
Zaten o tarihe kadar başta akaryakıtta olmak üzere başlıca fiyatlarda ılımlı ötesi olumlu denilebilecek bir seyir gözlenmiş ve bu sayede 19 Mart sonrasında bozulan tablo ayın tümü için çok fazla etkili olmamıştı.
Bunun dışında elektriğe kullanım miktarındaki değişime bağlı sessiz sedasız zam geliyor.
Bayram zamları deseniz mart ayına sınırlı ölçüde yansıdı ve onlar da nisanda endekse girecek.
O yüzden ben enflasyonda asıl büyük artışın nisan ayı enflasyonuna yansıyacağını hatta mart ayını aratacağını düşünüyorum.
Ekonominin diğer verilerine bakıldığında ise TL varlıklar, 19 Mart’ta Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasıyla başlayan sarsıntı sonrası ilk çeyreği kayıpla tamamladı.
Ekonomide enflasyonla mücadelede bir türlü istenilen başarıyı elde edemezken, Türkiye'de çalışan yoksulluğunun geldiği seviye dehşet verici bir hale gelmiş durumda.
Bakın bu ülkede Türkiye'de bir asgari ücretli, 6 saatlik ücreti karşılığı 1 kg dana eti satın alabiliyor.
Günlük yasal çalışma süresinin 8 saat olduğunu düşünürsek, bu miktar ancak günlük mesainin 4'te 3'üne denk geliyor.
Gerçekte çalışma sürelerinin çok daha uzun olduğunu bildiğimiz için tablo daha da vahimleşiyor.
Resmi rakamlara göre, çalışanların yüzde 42'sinin asgari ücretli olduğunu da hesaba katarsak, çalışan yoksulluğunun geldiği seviye akıl almaz.
Avrupa'da en yakın takipçimiz Bulgaristan'da bile 3 saatlik asgari ücretle 1 kilo et satın alınabiliyor.
Hani dünkü boykot çok yazılıp çizildi eleştirildi ya o yüzden söylemek zorundayım. Gördüğünüz gibi sadece dar gelirliler ya da emekliler değil, işçiler, memurlar ve özellikle de gençler yüksek enflasyon, yüksek vergi yükü, her geçen gün düşen alım gücü nedeniyle zaten son birkaç yıldır zorunlu bir satın al(a)mama özgürlüğü halinde yaşıyorlar.
O yüzden siyasetçilerin az konuşup, toplumun tüm kesimlerinin sesine kulak vermesi, çok dinlemesi gereken bir dönemdeyiz. Naçizane bir nasihat benimkisi!
Halk , NASİHAT' ı sandıkta vermeli....!