Allah Samsun'a bütün nimetlerini adeta yağdırmış.
Havası, verimli toprakları, iki büyük ovası, bol suyu, çalışkan insanları…
Ne isterseniz var.
Tek bir eksikliği var. O da iş bilen, bu nimetleri halkın refahı, bölgenin kalkınması için kullanacak politika ve politikacı eksikliği.
Aslında iş bilen insanlar da yok değil ama bunlarda işine geldiğinin, çıkarına uygun olanın peşinde.
Bakın bu şehir, tam iki yıldır belki de daha fazla bir zaman kentin en verimli iki ovasından birisi olan Çarşamba Ovası'na biyokütle elektrik santrali kurulmaması için adeta savaş veriyor.
Hukuk defalarca, “Büyük Ova kapsamındaki bu verimli topraklara santral kuramazsınız” dedi ama takan yok.
Halan kurulumu sürüyor.
En son biyokütle enerji santraline ait nakil hatlarının kaçak olduğu ortaya çıktı.
Santral şirketi, herhangi bir müracaat yapmadan koruma altındaki tarım arazisine ve DSİ’ye ait kamu arazisinin bir bölümüne enerji nakil hattı kurmuş.
Normal bir vatandaş böyle bir şey yapsa, ocağına incir ağacı dikilir ya bunlara her nedense ses çıkaran yok.
Diğer taraftan tepkileri susturmak için 2019 yılının son aylarında yıllardır atıl durumda bulunan Çarşamba Şeker Fabrikası'nın yeniden açılacağı vaveylasını ortaya attılar.
Yıllardır kapalı olan fabrikada birçok araç gereç çürümüş, çalışanlarının büyük bir çoğunluğu başka kurumlara gönderilmiş, hatta ovada neredeyse şeker pancarı eken daha doğrusu ekebilen kalmış gibi…
Muhtarları topladılar, köylülere gittiler; yok, olmadı. Kimseyi şeker pancarı ekmeye ikna edemediler.
Elbette edemezler. Getirisi yok ki. Üretici zarar edeceğini bile bile ovanın ortasına santral dikenlere nasıl güvensin de şeker pancarı eksin.
Sonuçta, bu santrale başından beri 'evet' diyen ilçenin Ziraat Odası Başkanı geçtiğimiz günlerde açıklama yaptı, “Bu yıl Çarşamba Şeker Fabrikamız kısmen açılacak, üreticilerimizin pancarını alacak. Alınan pancarların büyük ihtimalle Kastamonu'ya gönderileceğini düşünüyoruz” dedi.
Niye kısmen açılacak?
Pandemeyi bahane ediyorlar ama asıl nedeni ben söyleyeyim; 150 bin ton pancarı bulamadılar da ondan.
O kadar uğraşa rağmen 60 bin ton şeker pancarı için taahhüt alabildiler, onu bile gerçekleştiremediler.
Oysa ki bu fabrika, fizibilite olabilmesi için ez az 150 bin ton pancar işlemek zorunda.
Hatta bırakın üretimi 150 bin tona çıkarmayı, şekerpancarı üretimi Samsun'da 2019 yılında geçmiş yıllara oranla 6,5 kat azalmış durumda.
Bunu ben değil, bu kentin tarım il müdürü daha geçtiğimiz günlerde açıkladı.
Yıllarca bu ülkede, nişasta bazlı şeker kotalarını artırırsanız, Türkiye Cumhuriyeti'nin dişinden tırnağından artırarak kurduğu şeker fabrikalarını haraç mezat özelleştirirseniz, olacağı da budur.
Velhasıl, Çarşamba Şeker Fabrikası'nın yeniden açılması masalı da böylece bir başka bahara kaldı.
^’Çarşamba Şeker'i açacağız’ diyerek vatandaşın gözünü boyayanlar, santrali açmak için ise insanüstü bir çaba içerisindeler.
Ne diyeyim; Allah akıl fikir versin...
Tebrikler
Çarşamba ovasına kurulan biyokütle enerji santralının sahibi trabzonlu.samsundaki trabzon kökenli milletvekili,bürokratlar,iş adamları ve tüm lazlardan destek alıyor.trabzonun lazlar inat ve acımasız insanlar.menfaatleri için yapmayacakları iş olmaz.o biyokütle santral kurulur,kimse de bir şey yapamaz.