Türkiye'de son günlerde açıklanan verilere göre, 50 binin üzerinde kişi pozitif. Ölen kişi sayısı ise yaklaşık 250.
Türkiye'de vakaların en fazla görüldüğü il önce Samsun ardından İstanbul.
Ramazan ayına girdik. Herkesin gözü ramazan nedeniyle alınacak önlemlerde.
Samsun Valisi Zülkif Dağlı başkanlığındaki İl Hıfzısıhha Kurulu geçen hafta bu köşede de dile getirdiğimiz okullarda uzaktan eğitime geçilmesi konusunda öğretmenlerin taleplerine kısmen de olsa yanıt verdi. Samsun merkezde 8. ve 12'nci sınıflar hariç ilk, orta ve liselerde uzaktan eğitime dünden itibaren geçilmesi kararı aldı.
Eğitim sendikalarının başkanları ise bu kararı yeterli bulmadılar. Sadece şehir merkezinde değil, ilçelerde ve köylerde de uzaktan eğitime geçilmesi gerektiği yönünde ısrarcılar.
Diğer taraftan Türkiye'de korona vakalarının 50 bini geçmesinin ardından yeni önlemlerin gelip gelmeyeceği gündemin bir numaralı konusu.
Kulislerde ramazan ayı boyunca kapanma seçeneği tartışılıyor. İşin içinde olan bilim insanları ve siyasiler ise, ikiye bölünmüş durumda.
Hızla artan korona virüs vakaları nedeniyle ramazanda “kapanma” yapılmasını savunanlarla, hafta sonu ve akşam sokağa çıkma yasaklarını yeterli bulanlar var.
Kulislerde ise turizm sezonu açılmadan önce vakaların kontrol altına alınması gerektiği belirtiliyor. Bunun için, ramazanda ‘tam kapanma’ yapılarak, mayıs ayının ikinci yarısına daha “az vaka ve kontrollü pandemiyle” girmenin doğru olacağını, böylece turizm tanıtım kampanyalarının daha iyi yönetileceğini savunanlar var.
Tam kapanma; lokantaların, kafelerin kapatılması, kuaför ve spor salonlarına yasak gelmesi, 65 yaş ve 20 yaş için yeni kurallar ve saat uygulamasının yapılması, düğün, taziye, asker uğurlama gibi konularda sınırlama getirilmesi anlamına geliyor.
Kulislerde ise hükümetin, ramazan boyunca “kapatmaya” daha yakın olduğu söyleniyor.
Lokanta ve kafe işletmecileri başta olmak üzere esnaf ise tam kapatma şöyle dursun, bugünkü sistemin devam etmesini istiyor. Zaten ekonomik olarak çok büyük bir sıkıntı içerisinde olan esnaf, ölümcül virüse rağmen adeta ayakta kalma savaşı veriyor.
Bir taraftan binlerce kişinin hayatına mal olan korona virüsten enfekte olan insanlar, diğer taraftan varlık-yokluk mücadelesi veren küçük esnaf ile çalışmazsa evinin geçimini sağlayamayacak olan emekçiler ve işçiler.
Ne yazık ki kovid-19 bizlere ve yakınlarını kaybetmiş binlerce insana, yaşadıkları korkunç ıstırapları ve ekonomik acıyı miras bıraktı.
Oysa salgınla mücadele için gereken şeyin, hayati olmayan sektörlerin ve okulların uzun süre kapatılması, sosyal mesafenin sıkı bir şekilde uygulanması, yaygın test, karantina ve temas takibi olduğu sır değildi.