Samsun Bölge İdare Mahkemesi, yaklaşık 13 gün önce Fatsa’da siyanür kullanarak altın çıkarılan madenin faaliyetlerinin mahkeme kesin karara varana kadar durdurulmasını hükmetti.
Ancak yargı kararı hala hayata geçirilmiş değil.
Tıpkı bizim burada olduğu gibi.
Çarşamba'daki biyokütle enerji santralinden bahsediyorum.
Samsun İdare Mahkemesi de bir ay önce ikinci kez aldığı kararla bu santralin faaliyete geçebilmesi için öncelikle 'ÇED' kararı olması gerektiğine hükmetti.
Bildiğiniz gibi santralin 'ÇED' kararı yok.
Şimdi yapılması gereken ne? ÇED kararı alınana kadar -o da alınabilirse- bu santralin kapısına mühür vurmak.
Ancak Fatsa'da olduğu gibi burada da hala mahkeme kararı uygulanmış değil.
İşin trajikomik tarafı uygulanmışsa bile bilmiyoruz. Bir yetkili de çıkıp da şöyle doyurucu, net bir açıklama yapmadı ya da yapamadı ki bugüne kadar. Bilemiyoruz tabii işin perde arkasını.
Kulaktan duyduğumuz fısıltılar halinde bilfiler. Diyorlar ki santralin faaliyeti durduruldu ama soğutma işlemi devam ediyor.
İnsan gülümsemeden edemiyor haliyle; bir soğutma işlemi bir aydır hala niye bitmedi mi diye. Sanırsınız nükleer santral.
Aslında santralin mahkeme kararına rağmen, kapısına mühür vurulması gerektiği halde hala üretim yapıp yapmadığını anlamının bir yolu var.
O da üretilen elektriği satıp satmadığı...
Bilindiği gibi bu tür özel santrallerde üretilen elektrik, TEİAŞ ile yapılan anlaşma karşılığında satın alınarak, Türkiye'nin enterkonnekte sistemine dahil ediliyor.
Ve şimdi ben bir gazeteci olarak merak ediyorum; acaba TEİAŞ yöneticileri, mahkeme kararıyla faaliyetinin devam edemeyeceğine hükmedilmiş bir santralden elektrik satın alıyorlar mı? Ya da bu santralde üretilen elektriğin bir şekilde alınabilmesi mümkün mü?
Ben hukuken TEİAŞ'ın böyle bir alım yapamayacağını düşünüyorum. Sonuçta bu santral, hukuken 'yok' hükmünde değil mi?
Türkiye’deki en zengin insan da en yoksul insanda Türkiye’deki en yüksek makamda bulunan da herhangi bir makamı olmayan da yargı kararlarına uymak zorundadır.
Türkiye’de mahkeme kararı üstünde bir karar var mı?
Olmadığına göre bu santralin kapısına 'mühür' vurulmalı.
Bu santral durmuyorsa, durdurulmuyorsa, durmadığı her gün çevre zarar görüyor, çevre kirleniyor demektir. Hava, su, toprak, kirleniyor, zehirleniyor demektir.
Türkiye’de herkes her işini hukuka göre yaparken, yapmadığı zaman bir yaptırımı varken, bu santral için hukuk işlemiyor mu?
Yoksa bizim bilmediğimiz, 'devlet içinde devlet olmaya' öykünenler mi var?
Bu arada santralin kapısına halen mühür vurulmaması, yöre halkını da artık çileden çıkarmış durumda. Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü'nün önünde 'tabut'lu bir basın açıklaması yapacaklarmış. Gerçi yöre sakinlerini 'tabut'la eylem yapmayın diye de uyarmışlar. İlgilenenler için saat de vereyim; cuma günü saat 14.00'te Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü'nün önünde.