Sabahattin Ali; hapis yatmamak için memleketini terk etmek zorunda bırakıldı. Ölmedi, başına sopa vurarak öldürdüler. Bir romanı yarım kaldı.
Orhan Veli; Yaprak Dergisi’nin son sayısını çıkarabilmek için ceketini sattı. Belediyenin kazdığı çukura düştü ve beyin kanamasından öldü.
Nazım Hikmet; Şiirleri ve yazıları yüzünden birçok kere yargılandı, vatan haini ilan edilip, ülkeden kaçmak zorunda bırakıldı. Yazdıkları 40 dilde basıldı, kendi dilinde yasaktı. Sürgünde, vatan hasretiyle öldü.
Ahmed Arif; posta pulu için hamallık yaptı. Yazdığı şiir yüzünden dövüldü ve bir çöplükte ölüme terk edildi.
Ahmet Hamdi Tanpınar; ölmeden evvel yazdığı pusulada; "İçimde her şey alt üst. Bittabi hastalığımdan ziyade parasızlıkla meşgulüm. Cebimde yalnız bir lira var. Etrafım alacaklı ile dolu. Cebimde borç senetleri var” diye not düştü tarihe.
Mehmet Akif Ersoy; durumuna üzülüp, yiyecek ve ev eşyası getirmesinler diye, oturduğu adresini değiştirdi, nihayetinde yoksulluk içinde öldü.
Peyami Safa da aynı akıbeti paylaştı. Ev kirasını ödeyebilmek için telefonunu satılığa çıkardı ve son günlerinde hayatını; “Yarım asır süren uzun bir mahrumluk, hastalık ve işkenceden başka bir şey olmamıştır” diye özetledi.
Onat Kutlar; bombalı saldırıda katledildi, Ümit Kaftancıoğlu “solcu olduğu için” silahla tarandı, Musa Anter hain bir pusuya kurban gitti.
Metin Altıok ve Behçet Aysan’ı ise diri diri yaktılar, Uğur Mumcu ise arabasının altına konan bomba sonucu 'faili meşhur' bir suikaste kurban gitti.
Bu arada Can Yücel’i unutmayalım; Mezarını balyozla parçaladılar.
Bunları niye hatırlattım biliyor musunuz?
CHP'li Atakum Belediyesi, Atakum Eğitim ve Kültür Merkezi'nin ismini 'Vedat Türkali Eğitim ve Kültür Merkezi' olarak değiştirmiş.
Bazıları bunun ardından adeta vaveyla koparmışlar; 'Vay! Vedat Türkali vatan hainiymiş. Nasıl bu merkeze adı verilirmiş?'
Ömrüne 40'ın üzerinde senaryo, üç film, 4 tiyatro oyunu, 8 roman sığdırmış, değil Türkiye'nin Dünya Edebiyatı'nın en önemli yazarlarından birisine, saldırmaya başlamışlar.
Üstelik memleketi Samsun olan dev bir yazara.
Hayatında değil yazmayı iki kelimeyi bile yan yana getiremeyenler, Türkali'nin komünistliğinden dem vurarak, bütün ömrü boyunca 'korkma'dan düşüncelerini dile getiren, 'Düşündüğünü söylemekten korkmaya başlarsa bir kişi, düşünmekten de korkmaya başlar' diyen Türkali'yi akılları sıra 'vatan haini' ilan etmişler.
Evet, Vedat Türkali komünistti. Hiçbir zaman da gizlemedi zaten bunu.
Ama ondan önce gelen şu ki; muhteşem bir edebiyatçıydı.
Üstelik vatan sevmenin ne demek olduğunu da senden benden çok daha iyi bilen bir edebiyat ustası.
Bir tane kitabını alıp okusan, çoktan anlardın bunu ya senin derdin bu değil.
Senin derdin; ucuz siyaset, tribün siyaseti.