2025 mayıs ayında yıllık enflasyon TÜİK'e göre yüzde 35,41; ENAG'a göre yüzde 71,23, İTO'ya göre ise yüzde 46,57.
Mayıs 2025'te fiyatlar bir önceki aya göre ortalama ne kadar arttı?
TÜİK yüzde 1,53, ENAG yüzde 3,36, İTO ise yüzde 2,83 "arttı" diyor.
TÜİK'in rakamlarını incelediğimizde yıllık konut fiyatlarındaki artış yüzde 67,43, gıdada yüzde 32,87, ulaştırmada ise yüzde 24,59.
Demek ki neymiş?
Sadece faiz yükseltip indirmekle enflasyonun tek haneli rakamlara düşmesi mümkün değil-MİŞ.
Bir de TÜİK öyle söylüyor diye inanmak zorunda bırakıldığımız rakamlar var.
Örneğin TÜİK'e göre gıdada "ucuzlama" olmuş!
Mayısta gıda enflasyonu yüzde 33'e "geriledi" diyorlar.
Örneğin yumurta, taze sebze yüzde 18-20 aralığında ucuzlamış.
Tavuk eti yüzde 4, süt ürünleri yüzde 1,6, tereyağı yüzde 1,4, peynir yüzde 0,6, et ve süt ise yüzde 5 dolayında düşmüş.
İsterseniz inanmayın, TÜİK öyle diyor!
Buna göre 2025 yılı enflasyon hesaplaması yapan 3 kurum arasındaki (en düşük-en yüksek) fark 2,13 puan.
Hatta ENAG, TÜİK'i 2'ye katlamakla kalmadı üzerine 0,60 puan ilavede de koydu.
Özetle:
Ekonomi cayır cayır yanıyor.
Vatandaş aç, yoksul.
Memur, işçi, emekli perişan.
Amaaa…
5 aylık enflasyon verisine göre memur ve memur emeklisine yüzde 14'lük bir enflasyon farkı doğdu.
TÜİK'in rakamları böyle. İsterseniz inanmayın!
Gelelim TÜİK'in açıkladığı enflasyon verilerine göre ilk beş aylık alım gücündeki erimeye...
En düşük emekli maaşında 2 bin 183 TL, asgari ücrette ise 3 bin 335 TL.
Ama iktidar asgari ücretliye de en düşük emekli aylığı alan sefalet içindeki büyüklerimize de "sana ara zam yapmayacağım" diye inat ediyor.
Niye? Yaparsa enflasyon yükselirmiş.
Gelelim imalat sektörüne.
Bakın; Moda ve Hazır Giyim Federasyonu Başkanı Hüseyin Öztürk, kendi sektörü için, "İki yıl önce poliklinikteydik, şimdi yoğun bakımdayız. Yoğun bakımda da düzelme olmazsa, yolumuz musalla taşı" diye açıklama yaptı.
Yalan mı söylüyor. Hiç de değil!
Zara, Hugo Boss, Mango Dutti gibi dünya markalarına üretim yapan ve tekstil sektörünün köklü firmalarından Uğur Balkuv Triko bile konkordato başvurusunda bulundu.
Durun. Daha bitmedi...
Dış ticaret açığı mayısta 6,5 milyar dolar oldu. Enerji verileri hariç tutulduğunda, ihracatın ithalatı karşılama oranı 1,3 puan azalarak yüzde 87'ye düştü.
Üretimde ithala bağımlılık dış ticareti zorlamaya devam ediyor.
Diğer taraftan imalat göstergesi ise yılın en düşük seviyesinde.
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Türkiye İmalat PMI (Satın Alma Yöneticileri Endeksi) anketinin Mayıs 2025 dönemi sonuçları, imalat sanayi faaliyet koşullarının aylık bazda belirgin bir şekilde yavaşlamaya devam ettiği yönünde sinyal verdi.
Mayıs verisiyle beraber sektörde bozulma eğilimi üst üste 14. aya ulaşmış durumda.
Şimdide gelelim, zurnanın zırt dediği yere.
Memur ağlıyor, işçi ağlıyor, ev hanımı ağlıyor, emeklinin zaten gözyaşları hiç dinmiyor.
Para bulamayan milyonlarca vatandaş ise, şu yüksek faizlere rağmen banka banka dolaşıp tüketici kredisi almak için mekik dokuyor.
Durum böyle olunca da bankacılık sektörü kârına kâr katıyor.
Bakın açıklama, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK)'dan geldi.
Bankacılık sektörünün aktif büyüklüğü 2024 sonuna göre 4 trilyon 630 milyar 585 milyon lira artarak 37 trilyon 287 milyar 819 milyon liraya ulaştı.
Sektörün en büyük aktif kalemi olan krediler nisan ayı itibarıyla 18 trilyon 393 milyar 874 milyon lira, menkul değerler toplamı da 5 trilyon 992 milyar 306 milyon lira oldu.
Bu dönemde kredilerin takibe dönüşüm oranı yüzde 2,03 seviyesinde gerçekleşti.
Tüm bu anlattıklarımdan ne demek istediğime gelince:
Maaşlar ücretler eridikçe eriyor.
Enflasyon bir türlü düşürülemiyor.
Alım gücü olmayınca vatandaş, işçi, memur, ezildikçe eziliyor,
Amaaa! Bankalar semirdikçe semiriyor!
Vah bu ülkenin haline!
Vah ki ne vah!