Samsun 3. İdare Mahkemesi, Çarşamba'da kurulmak istenen biyokütle enerji santraline karşı açılan davada, ‘ÇED gerekli değildir’ kararını bozdu.
Şimdi atık suyunu yasak olmasına rağmen Abdal Irmağı'na boşaltan, gece gündüz demeden çalıştığı için yöre sakinlerinin hayatını adeta cehenneme çeviren bu santralin artık mühürlenmesi gerekiyor.
Mahkeme kararı geçen hafta itibariyle tüm taraflara tebliğ edildi ama halen bir mühürleme söz konusu değil.
Yöre sakinlerinin avukatı Serpil Dönmez de yaptığı açıklamayla bu hukuksuz duruma işaret ederek, idarenin; 'gecikmesizin eylemde bulunmaya mecbur' olduğuna işaret ediyor.
Yasada verilen süre 30 gün ama bu 30 günü beklemeye ne gerek var?
Şimdi gözler Samsun Valiliği'nde.
Avukat Serpil Dönmez, yine yasalara göre bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemeleri kararlarına göre işlem tesis edilmeyen veya eylemde bulunulmayan hallerde, idare aleyhine Danıştay ve ilgili idari mahkemede maddi ve manevi tazminat davası açılabileceği uyarısında bulunuyor.
Bu hafta içerisinde bu mühürleme işleminin gerçekleşeceğine inanıyorum.
Aksi halde tüm kamu idarecileri ağır bir 'vebal'in sorumluluğunu yüklenmek zorunda kalırlar.
***
Samsun'da korona virüs vaka sayıları son 6 haftadır tırmanışını sürdürüyor. Sadece bir hafta içerisinde virüse yakalanan kişi sayısı 4 bine dayanmış durumda.
Vaka sayısındaki artışta en önemli etken, 'aşısını olmamış vatandaşlarımız.'
Bütün uyarılara rağmen halen aşı olmamakta, birinci doz aşılarını oldukları halde ikinci doz aşı yaptırmayan vatandaşlarımızın sayısı çok yüksek.
Okurlarımızdan ricam, aşı olmayan yakınlarını lütfen ikna etmeleri ve aşı olmaları konusunda sosyal baskı yapmaları.
Aksi taktirde bu illetten kurtulmamız mümkün değil.
Samsun Sağlık Müdürlüğü de harekete geçmeli; aşısını yaptırmadığı belirlenen vatandaşlar telefonla aranarak, gerekirse evlerine kadar gidilerek aşı olmaya mutlaka ikna edilmeli.
Sokağa çıkma yasaklarının olduğu günlerde telefonla vatandaşlara destek veren ekiplerin, bu konuda iyi bir sonuç alacağını düşünüyorum.
***
Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, Türkiye'de günde 100 milyona yakın ekmek üretildiğini ancak bunun 7 milyonun çöpe gittiğini açıklamış.
Evlerde, aydınlatma ve enerjide israf edilen enerji ise, üretilenin yüzde 35'iymiş.
Sebzelerin yüzde 25, meyvenin ise yüzde 40'ı tarladan tezgahlara gelene kadar çöpe gidiyor.
Korkunç bir rakam!
Böylesine büyük bir israfa yazık değil mi?
Buna 'dur' demek bizlerin elinde.
Bayatlamış ekmeklerden farklı şekillerde yararlanmak için birçok yol var.
İsrafın ekonomik boyutlarını düşünürseniz, onlarca okul, köprü ve hastane yapılabilecekken bu kadar meblağı çöpe atacak lüksümüz var mı?