Türkiye'de geçen hafta sonundan bu yana 35 ilde 129 yangın çıktı. Yangınlar nedeniyle şu ana kadar sekiz kişi yaşamını yitirirken, yüzlerce kişi de yaralandı. Binlerce hektar orman alanımız ise ne yazık ki küle döndü.
Bilim insanları, bu tarz orman yangınlarının daha sık, daha yoğun ve daha yaygın hale gelmesinden endişe duyuyorlar.
Örneğin bugüne kadar en fazla can kaybının yaşandığı yangınlar; ABD'nin batısında ve Avustralya'da görüldü.
2020 yılının ilk saatlerinde Avustralya'daki Cobargo köyüne ulaşan alevler, birkaç saat içerisinde yerleşim yerini tamamen yok etti. Bugün o bölge; 'Avustralya'nın Kara Yazı' olarak bilinen dönemin sembolüne dönüştü.
Bununla birlikte, bir zamanlar ekosistem açısından kritik rol oynayan yangıların artık çok daha sık ve şiddetli bir hal aldığına dair kaygılar da giderek artıyor.
Durum böyle olunca topraklarının yaklaşık yüzde 40'ı ormanlarla kaplı olan Samsun'da, olası bir yangın felaketi karşısında hazırlıklı olup olmadığımızı merak ettim.
Uzatmadan söyleyeyim;
Değiliz.
Orta Karadeniz Kalkınma Ajansı'nın bu kapsamda hazırladığı 2018 ve 2023 yıllarını kapsayan 'Orman ve Su İşleri Eylem Planı'nı inceledim hafta sonunda.
Orman yangınlarına karşı neler yapılacağına ilişkin, doğru dürüst tek bir satır bile yok.
'Biyolojik çeşitliliğin muhafaza edilmesi' başlığı var, 'atık su yönetimi' var, sel ve taşkınlarla mücadele' konusu var, 'su kaynaklarının kirlenmesinin azaltılması' konusu var ama orman yangınları; yok, yok.
'Uzaktan algılama sistemleri tüm dünyada orman alanlarının yönetiminde kullanılmaktadır. Bu kapsamda Samsun orman alanlarının izleme ve yönetiminde uydu sistemleri ve insansız hava araçlarına bağlı sensörlerin kullanılmasına yönelik çalışmalara başlanması ve bu sistemlerin oluşturulması’ diyerek bir bölüm açılmış ama işte o kadar.
Bu sistemler ne zaman hayata geçirilecek, şimdiye kadar bir çalışma yapıldı mı, yapılacak mı?
Hiçbir bilgimiz yok.
Samsun'un toplam orman alanı 388 bin hektar. En önemli orman alanlarının bulunduğu ilçelerimiz ise; Alaçam, Çarşamba, Kavak, Vezirköprü ile Ayvacık.
Ormanlarımızda en fazla çam, gürgen, meşe ve kayın ağaçlarımız var.
Samsun gibi orman varlığı açısından hatırı sayılır bir kentte, orman yangınlarına karşı mutlaka hazırlıklı olmamız gerektiğini, ülkemizin güneyinde yaşadığımız felaketlerden öğrenmişizdir.
Uzmanlar iklim değişikliği nedeniyle tıpkı seller gibi orman yangınlarına karşı da üst üste uyarılarda bulunuyorlar.
Bu felaketlere karşı önceden hazırlıklı olmanın ne derece hayati önem taşıdığını anlamayan umarım bizler gibi şehrimizin yerel idarecileri de anlamışlardır.
***
Ege ve Akdeniz'deki orman yangınları nedeniyle ülkemizin her köşesinden bu bölgeye adeta yardım eli uzandı. İtfaiye araçları, orman görevlileri, ambulanslar…
Samsun'dan da gerek Büyükşehir Belediyesi gerekse diğer ilçe belediyeleri ellerindeki imkanlar kapsamında yardımlarını ulaştırdılar.
Hepsini ayrı ayrı kutlamak gerek.
Atakum Belediyesi de, 137 sivil toplum kuruluşunun yer aldığı Atakum Belediyesi Sivil Toplum Kuruluşları Platformu ile yangın bölgelerine ihtiyaç malzemesi göndermek için yaptığı güç birliği sonrasında kısa sürede yardım TIR’larını tamamlayarak yola çıkardı. Geçen cuma akşamı yola çıkan TIR’lar Antalya ve Muğla’ya ulaştı.
Yardım kolilerinde sudan, hayvan yemine, hijyenik malzemelerden, konserveye kadar bir çok malzeme yer alıyor. Yardımda bulunan bütün hayırseverlere teşekkür ediyoruz. Böyle günlerde dayanışmazsak, birlik olmazsak, nasıl 'kardeş' oluruz.
***
İlkadım Belediye Başkanı Necattin Demirtaş, ihtiyaç sahibi ailelerin ekonomik durumlarına göre yardım olanağı sağlayan “Hilal Kart” uygulamasını modernize ettirerek İlkadım Kart’a dönüştürmüş. Böylece ülkenin her yerinde ve internet alışverişlerinde de kullanılabileceklermiş.
Limitleri ne olacak bilmiyorum ama ihtiyaç sahibi vatandaşlar için rencide edici bir duruma düşmemeleri açısından güzel bir uygulama.
Ancak Demirtaş'a bir de eleştirim var. Sayın başkan her gün belediyeye gidip geliyorsunuz; belediyenin önünden geçen ve Samsun Eğitim Araştırma Hastanesi'ne kadar giden caddenin halini görmüyor musunuz?
O nasıl bir yol öyle? Sizin sorumluluğunuzda olmayabilir ama Büyükşehir'e de mi söylemiyorsunuz?
Bu yol yakışıyor mu İlkadım Belediyesi'ne. Üstelik burnunuzun dibi!