Ulusal bir gazetenin internet sitesinde gördüm dün. Haberde diyor ki; 'Trabzon'da hamsinin kilosu 60 TL oldu.'
İri mezgit 100 TL, ince mezgit 60 TL, levrek ise 80 TL'ymiş.
İnanılır gibi değil?
Muhabir soruyor 'fiyatlar neden böyle?' diye.
Balıkçı, "Hamsi bu sıralar kayboldu gibi. Çok az miktarda avlanıyor" diyor.
Vay be! Ne hamsiymiş?
Bir kayboluyor kilosu 60 liraya yükseliyor.
Mezgite ne demeli?
Karadeniz'in dibindesin ama hamsi 60 TL, mezgit 100 TL.
Önceki gün tereyağı almak için her zaman gittiğim şarküteriye uğradım. Daha bir ay önce 60 TL'den satılan 1 kilo tereyağı olmuş mu 85 TL.
Yok artık.
Bu işin çivisi artık tamamen çıkmış durumda.
Bütün bunların yanında Tüketici Dernekleri Konfederasyonu Başkanı açıklama yapıyor. Diyor ki, "Vatandaşlara tavsiyem 2 kilo şeker alan yarım kilo alsın. Yağı 5 litre alan 1 litre alsın. Karşı tarafı bir şaşırtalım. Vatandaşlarımızın çoğu kendini zamdan korumak için, birkaç lira tasarruf edebilmek için mallara hücum ettiler, raflar boşaldı."
Boş boş laflar işte.
Sanki vatandaşta para varmış gibi, gitmişler rafları boşaltmışlar da mal kalmamış.
Hadi varsayalım sizin dediğiniz gibi olsun; Elektrik, doğal gaz, akaryakıt için ne yapalım sayın başkan?
Zaten millet şu an gelirinden gıda için kalan para ile sizin dediklerinizi bile alamayacak durumda farkında mısınız?
Yani raflar boş falan değil, fiyatlar uçmuş gidiyor sayın başkan!
***
Ve ekonomideki bu kötü gidişatın mağdurları birer birer sokaklara çıkmaya başladılar.
Bugün doktorlar ve sağlık çalışanları, 'Emek bizim, söz bizim...' diyerek greve gidiyorlar.
Geçtiğimiz günlerde yapılan açıklamalarda doktorların maaşlarına 2 bin 500 TL ve 5 bin TL arasında zam yapılacağı duyurulmuş ancak zam ve ek gösterge kararına ilişkin düzenlemeler, bütçe görüşmelerinden sonraya kalınca Hekim Sen ve TTB grev yapacağını duyurmuştu.
Bu karar kapsamında bugün hastanelerde sadece acil servisler çalışacak.
Böyle giderse doktorların grevi, 2022'de yaşanması muhtemel protesto ve tepkilerin de ayak sesleri mi diye insan düşünmüyor değil.
Tüm bu yaşananlar, orta sınıfın eritilmesinin ne anlama geldiğini, bunun bir ülke ekonomisi için ne denli tehlikeli olduğuna da işaret etmiyor mu?
Durum böyleyken çiçeği burnunda bir Maliye Bakanı çıkıp milyonların gözünün içine baka baka, "Bu formül işe yaramazsa, bitersek hep beraber biteceğiz. Kazanırsak hep beraber" diyebiliyor.
Bu nasıl bir söylem?
Türkiye binlerce yıllık devlet geleneği olan, demokratik bir ülke değil mi? Türkiye ne ekonomik krizler, darbeler gördü de bitmedi, bitirilemedi sayın Bakan.
Demokrasi var, seçim var, sandık var.
Seçim olur, sandık milletin önüne gelir; yapamayan gider yapan gelir.
Bu kadar basit!