Türkiye'de çalışan işçilere yönelik en kapsamlı araştırmayı 2021 yılında DİSK yapmıştı.
Pandemi koşullarında yayınlanan o araştırma, Türkiye'deki işçilerin durumunu ortaya koyan bence en kapsamlı araştırmalardan biri.
O araştırmadan alıntılayacağım bazı notları size de aktarmak istiyorum. Mesela, Türkiye'deki işçilerin yüzde 69,9’u erkek, yüzde 30,1’inin ise kadın olduğu görüldü.
Buna göre toplam istihdam içinde kadınların oranı yüzde 26,3, erkeklerin oranı ise yüzde 59,8. Yani kadınlar iş yaşamında hala yeterince yoklar.
Araştırma kapsamında işçilerin büyük çoğunluğunun genel lise mezunu ile lise altı mezunundan oluştuğu belirlendi. Genel lise mezunu işçiler arasında en yaygın eğitim düzeyi.
Araştırma sonuçları, Türkiye'de işçilerin daha çok "hizmetler" sektöründe yoğunlaştığını da ortaya koyuyor.
Buna göre işçilerin yüzde 31,3'ü hizmet ve satış işlerinde, yüzde 15,4’ü teknisyen ve profesyonel mensupları, yüzde 13,1’i zanaatkar ile ilgili çalışanlardan oluşuyor. Nitelik gerektirmeyen işlerde çalışan işçilerin oranı ise yüzde 13,5.
Gelelim işçilerin çalışma yaşamında karşılaştıkları sorunlara. İlk beş problem şöyle:
Düşük ücret, çalışma saatlerinin uzunluğu, ücretin düzenli olarak alınamaması, fazla mesai, işin kaybedilmesi korkusu ve çalışma saatleri ile iş ve aile yaşamının uyuşmaması.
Peki böylesine önemli sorunlar karşısında, işçiler birlikte hareket edebiliyorlar mı? Örneğin sendikalara üye olup, haklarını arayabiliyorlar mı?
Ne yazık ki; HAYIR!
Çalışma Bakanlığı'nın verilerine göre Türkiye'de sendikalaşma oranı yüzde 14,1. İşçilerin sendikalaşma oranı sadece yüzde 8,3.
Yani Türkiye'de işçilerin yüzde 81’i sendikasız.
Gelelim iş kazalarına ve bu kazalar sonucu meydana gelen ölümlere…
Türkiye'de iş kazaları sonucunda meydana gelen ölümler, özellikle son yıllarda dikkat çekici bir artış göstermiş durumda.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi'nin (İSİG) raporlarına göre 2023 yılında en az 1.843 işçi yaşamını yitirdi.
SGK verilerine göre 2023 yılında toplam 589 bin 258 iş kazası meydana gelmiş ve bu kazalarda bin 972 işçi yaşamını yitirmiştir.
Yine İSİG raporuna göre Türkiye'de 2024 yılında ise, 71'i çocuk ve genç işçi olmak üzere en az bin 897 işçi hayatını kaybetti.
Buna göre Türkiye'de her gün en az beş işçi çalışma hayatı sırasında yaşamını kaybediyor.
Eurostat 2019 verilerine göre ise, Türkiye'deki ölümlü iş kazası oranı, Avrupa Birliği (AB) ortalamasının yaklaşık 10 katı.
İşçi ölümlerinde Avrupa'da ilk sırada yer alan Türkiye, iş kazalarında en fazla ölüm yaşanan ülkeler arasında yer alıyor.
Bütün bunları neden yazdığımı tahmin etmişsinizdir.
Bugün 1 Mayıs!
İşçi ve emekçilerin bayramı.
Türkiye'de işçiler böylesine kötü koşullar altında, 1 Mayıs İşçi Bayramı'nı kutluyor. Meydanlarda, yürüyüşlerde iktidara ve patronlara kendilerini bir kez daha hatırlatıyorlar.
Ama ortadaki gerçekler, işçilerin üretimden gelen güçlerinin hala farkında olmadıklarını, birleşemediklerini ve sendikalaşmadan bile çok uzakta olduklarını ortaya koyuyor.
Evet, bugün 1 Mayıs. İşçinin, emekçinin bayramı.
1 Mayıs, bu ücretli kölelik çağı içinde, mülksüz insanlığın, özgürlük düşüdür.
Metalar ve sermayenin küreselleşmesi ve özgürlüğü yerine, insanlığın küreselleşme ve özgürlüğünün geçeceğini bir kader gibi, bir özgürleşme imanı gibi mavi gezegene anımsatma günüdür.
Yaşasın emeğin yalansız, sömürüsüz, baskısız, insanca, masum bir uygarlık kurma düşü!
Yaşasın 1 Mayıs.
Yaşasın işçinin, emekçinin bayramı...