Anadolu’daki yerel yazılı basının hali perişan.
Ekonomik olarak zor durumda olan yerel gazetelerin durumu salgın döneminde üstelik daha da kötüye gitti.
Sokağa çıkma yasaklarının uygulandığı aylarda, pek çok sektöre ardı arkasına destek paketleri açıklanırken yerel basın adeta kaderine terk edildi. Ne gazeteler ne de çalışanlar hiçbir destek alamadılar.
Bunun yanında kamuda tasarruf tedbirleri kapsamında, yerel gazete abonelikleri kaldırılmış durumda.
Tasarruf denilince akla ilk gelen neden gazete abonelikleri olur, doğrusu şaşılacak şey.
Üstelik Basın İlan Kurumu, yerel gazetelere dağıttığı kim ilanları da kaldırmış durumda.
Durum böyle olunca; Samsun'daki yerel basın da bu gidişattan nasibini aldı. Fakat bu şartlara rağmen gazete patronları ne gazetelerini kapatmayı düşündüler ne de çalışanlarını kapının önüne koymayı…
Fakat sürdürülebilir bir durum değil.
Bu nedenle Samsun'da yayın yapan yerel gazeteler, ilk önlem olarak pazar günleri 'baskı yapmama' kararı aldılar.
Çünkü bu şekilde bir nebze de olsa artan maliyetleri düşürebilmenin hesabını yapıyorlar. Kağıt, baskı, boya, kalıp ve çalışan maliyetleri derken, yerelde halkın sesi olan gazeteler, adeta 'yok oluş'a sürükleniyor.
Bir eleştiri de siz okurlarımıza. Ne yazık ki yerel gazetelere destek olunması konusunda ciddi bir duyarsızlık var. Bu kentte daha önce uyduda bulunan bir televizyon kanalı kapanmış, 60'a yakın meslektaşımız işsiz kalmıştı. Şimdi de yerel gazeteler ve internet gazeteleri, aynı durum ile karşı karşıya.
O yüzden ben de bayilerden yerel gazete alınması konusunda sizlerden daha fazla destek beklediğimizi belirtmek istiyorum. Aksi taktirde Samsun'da derdinizi, sesinizi duyurabileceğiniz tek bir gazete bile bulamayacaksınız!
SENE ORTASINDA OKUL TAŞIMAK
Samsun'da idarenin yaptığı kimi uygulamalara akıl sır erdirmek hakikaten bazen mümkün olmuyor. Şimdi de Onur Ateş Anadolu Lisesi'nin 'taşınma' kararı çıktı başımıza.
Samsun İl Milli Eğitim Müdürlüğü, 6 yıl önce alınmış 'depreme karşı güçlendirme' kararını ne hikmetse yaz tatillerinde değil, pandemi döneminde okullar aylarca kapalı durumdayken değil, bu yılın ikinci yarı döneminde yapmaya karar vermiş.
Bu nedenle de okuldaki 1250 öğrenciyi, Atakum Alanlı mahallesindeki Atakum İmam Hatip Ortaokulu'nun binasına taşımaya karar kılmışlar.
İnsan biraz düşünür; "Yılın ortası gelmiş, öğrencilerin çoğunluğu bu okula, çevre mahallelerden gelen çocuklar. Birçoğu servis ücreti ödemiyor, yürüyerek okula gidip gelme imkanına sahip. Üstelik 12'nci sınıflar için söylüyorum, Türk-İş'teki okullarına ve evlerine yakın dershanelere yaptırmışlar. Biz bunları merkeze 2 kilometre uzaklıktaki bir okula taşırsak mağdur etmez miyiz?' diye.
Ama yok eğitimci arkadaşlarımız, kafalarına koymuşlar sene ortasında okulu taşıma kararı almışlar.
6 yıl beklemişsiniz, bir yarım dönem daha bekleyemiyor musunuz?
Öğrencilerin bu okula taşınması demek en başta 2 kilometrelik okula gidebilmek için servise binmeleri anlamına geliyor. Zaten ekonomik olarak zor günlerden geçtiğimiz bugünlerde, öğrenci ailelerinin üstüne bir de en az 600 TL'yi bulan bir külfet yüklemenin anlamı var mı?
Sadece öğrenciler mi öğretmenler için de durum aynı. Onların da araçları yoksa bir de servis tutmaları gerekmeyecek mi? Üstelik bin 250 öğrenci için servis aracını nereden bulacaksınız? Servis işletmeleri okullarıyla anlaşmış zaten, bu çocuklar nereden servis busun.
Okuldaki öğrenci velilerinden Avukat Özgür Odabaş, Milli Eğitim Müdürlüğü'nün bu kararının yürütmesini durdurulması için İdare Mahkemesi’ne dava açtı bile. Muhtemelen de yürütmeyi durdurma kararı alınacaktır. Oysaki konuyu bu kadar büyütmeye, çocukları huzursuz etmeye gerek var mı? Çocuklar yaz tatiline kadar okullarına rahat rahat gidip gelseler, güçlendirme çalışmanızı da yaz aylarında yapsanız fena mı olur.
Sizler eğitimcisiniz; 'zorlaştırmayın, kolaylaştırın' beyler! Hele de şu zor günlerde...