Rize’nin İkizdere ilçesi İşkencedere Vadisi'nde bir aydır köylülerin direnişini izliyoruz.
UNESCO tarafından dünyada korunması gereken 254 vadi listesine eklenen doğal sit alanı Rize İkizdere’deki İşkencedere Vadisi’nde kurulmak istenen taş ocağına karşı yöre halkı, doğa ve yaşam kaynaklarını korumak için mücadele ediyor.
Bu taş ocakları meselesi, aslında Samsun'un da başına bela.
Çıkın bakın Kocadağ'a, ne demek istediğimi çok iyi anlarsınız.
1350 rakımlı Kocadağ, Samsun İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından yapılan tanıtımlarda
“Dağcılık, Kış Turizmi, Oto Tırmanma, Yamaç Paraşütü, Yayla Turizmi, Gezi / Yürüyüş / Tırmanış faaliyetlerinin yapıldığı, rüzgar güçlü olduğunda soaring de yapılabilen doğa ile iç içe, yamaç paraşütü için çok uygun ve eğlenceli bir bölge” olarak tanıtılıyor.
İşte böylesine doğa harikası bu bölge, 15 yıldır taş ocakları ve patlamalarla anılır durumda.
Dinamitlerle yapılan patlatmalar ve iş makinalarının çalışmaları sonucunda devasa çukurlar ve kel tepeler meydana geldi. Ormanlık alan yok oldu.
2008 yılında sadece bir tane taş ocağı vardı bu bölgede, Şimdi sayıları 6’ya çıktı.
Velhasıl o gün bugündür tam 3 bin 500 dönümlük yeşil alan tahrip edildi ve kullanılamaz durumda.
Kocadağ’da her gün artan çevre katliamına tepki gösteren Samsun Çevre Platformu (SAMÇEP) Sözcüsü Mehmet Özdağ, "Kocadağ 2000'li yılların başlarına kadar ormanlık alanları ile Samsun'un oksijen deposu olarak biliniyordu. Şu anda taş ocaklarının yarattığı ekolojik yıkımla, açılan devasa çukurları, ağaçsız çorak tepeleri, ağır iş makinalarının ve hafriyat kamyonlarının köstebek yuvasına çevirdiği yollar var” diyor.
Bu taş ocaklarıyla Samsun’un akciğerlerine ot tıkıyorlar. Yerel yöneticiler yeni izinlere yeşil ışık yakıyorlar.
Bir de Kavak'taki Bekdemir köyündeki taş ocağı meselesi var. Taş ocağını açacak olan kurum ise, Samsun Büyükşehir Belediyesi.
Başlangıçta hiçbir izin alınmadan başlanılan çalışmalarda artık sona doğru gelindiğini Başkan Mustafa Demir geçen meclis toplantısında söylemişti.
Geçimlerini tarım ve hayvancılıkla sağlayan Bekdemir köylüleri ise ayakta. Taş ocağı ve mıcır tesisi için bölgedeki ormanların tıraşlanacağını söylüyorlar.
Küresel ısınma ve iklim değişimine işaret eden köylüler, ormanlık alanların Samsun Büyükşehir Belediyesi tarafından önlem alınmadan kesilmesine sitem ediyorlar.
Bütün bunlar yetmiyormuş gibi partili bir ilçe başkanına bu tesis için taşeronluk yaptırıldığı iddiaları da cabası.
Velhasılı; Rize'den Samsun'a, Kocadağ'a, Kavak Bekdemir köyünden, siyanürlü altın arama çalışmaları için hazırlık yapılan Kavak'taki Şahin Dağları'na, biyokütle enerji santrali ile Çarşamba Ovası'na kadar Karadeniz'in güzelim ovaları, yaylaları, ormanları görülmemiş bir saldırı altında.
Aylar önce söylemiştim; bütün bunları yapanların dağlarını talan ettirmeye, yaylalarını, sahillerini Araplara satmaya, binlerce yıllık tarihi yerlerin bulunduğu yerleri kıraç topraklar haline getirmeye, ağaçlarını kesmeye, derelerini kurutmaya, ormanlarını yok edip doğal güzelliklerini yakmaya ve imara açmaya kıyamadıkları başka bir vatanları ve vatandaşları var galiba.
Çünkü hiç kimse; ‘Benim vatanım, benim toprağım, benim ülkem, benim memleketim’ dediği yere bunları yapmaz, yaptırmaz.
Başka neden bulamıyorum.