Ormanda dolaşan iki avcıdan biri birden bire yere düşer...
Arkadaşı, düşen adamın nefes almadığını ve gözlerinin ferinin söndüğünü görür...
Bunun üzerine telefonla acil yardımı arar!..
"Arkadaşım öldü, ne yapabilirim?" diye sorar...
Telefondaki ses yanıtlar;
"Sakin olun... Size yardım edebilirim... Ama önce arkadaşınızın ölüp ölmediğinden emin olalım"
Telefonda bir süre sessizlik olur!!!!!..
Ve…
Bir silah sesi işitilir...
Avcı telefonu tekrar eline alır ve şöyle der;
"Tamam. Şimdi ne yapacağım?"
***
Ya biz!!!!..
Burnumuzun dibinde 630 bin ton kapasiteli bir canavarın düdüğünü çalmaya hazırlandığı yerde,
BİZ ne yapacağız?..
Üstüne üstlük;
Kafamız dumurken!..
Özellikle akademisyenlerin SUS-PUS,
Koca üniversitenin ağzını bıçak açmadığı yerde!...
Doğruyu nasıl bulacağız?..
'Aman sen de canım' deyip,
TALİMATLA konuşanlara mı kulak vereceğiz;
YOKSA;
İşin derinliklerindeki gerçekleri gün yüzüne çıkarmaya çalışıp,
İnsanlık adına bir 'AYIBA DUR' demek için Bursa modeline mi yöneleceğiz...
Bakın!..
Bursa’da dağ ilçelerinden Büyükorhan'ın kırsal Karaağız Mahallesi'nde yapılması planlanan biyokütle enerji santrali için Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Kayıhan Pala,
Bizim akademisyenlere tezat SUSMAMIŞ!..
2018 YILINDA 'Biyokütle Enerji Santrallerinin halk sağlığına etkileri' başlığı altında bir araştırma yapmış!..
Çok fazla detaya inip, kafanızı karıştırmak istemiyorum...
Hoca diyor ki;
..."Yakıt yakan herhangi bir enerji santrali çok sayıda hava kirletici üretecektir,
Ancak;
Biyokütle enerji santrallerinin kömür veya gazla çalışan enerji santrallerinden daha fazla kirlilik yaratmasına yol açan iki temel faktör vardır...
Birincisi;
Kimyasal ve enerji içeriği açısından biyokütle yakıtlarının doğal bileşimidir...
Biyokütle enerji santralleri fosil yakıtlı santrallerden daha fazla CO2 (Karbondioksit) yayarlar...
Çünkü;
Odun ve diğer biyokütle türleri karbondan zengindir ama enerji açısından zengin değildir...
Bu, yanan biyokütlenin fosil yakıtlara kıyasla yakıtta bulunan birim enerji başına daha fazla CO2 salması anlamına gelir...
Ayrıca, biyokütle yakıtlarının nispeten yüksek nem içeriğine sahip olması ve “faydalı” enerji üretiminden önce fazla suyu kaynatmak için önemli bir enerji harcaması nedeniyle, biyokütle enerji santralleri gaz ve kömür yakıtlı santrallerden ÇOK DAHA AZ VERİMLİDİR...
Daha düşük verim, bir biyokütle santralinden belirli bir miktarda elektrik enerjisi üretmek için daha fazla yakıtın gerekmesi ve daha fazla yakıtın yakılmasıyla daha FAZLA KİRLİLİK yaratılması anlamına gelir..."
Hoca bunları söylerken;
ABD Çevre Koruma Ajansı da;
"Kimyasal olarak işlenmemiş olarak yanan odun, 79 farklı kirleticiyi yayar..." diyor...
Bunlar arasında azot oksitler, kükürt dioksit ve partikül maddeler, dioksinler, furanlar, formaldehit, benzen, kadmiyum, arsenik, krom ve kurşunun bulunduğunu söyleyen Ajans;
Yapılan çalışmaların sonucunda;
Havaya salınan gazların bazılarının solunum ve kalp hastalıkları ile birlikte KANSER, KUSURLU DOĞUMLARIN yani sakat çocukların dünyaya gelebileceğini iddia ediyor...
Tayland!..
Daha da ileri gidip, BİYOKÜTLE santralinin yakınında yaşayanlarla ilgili istatistiki bir çalışma yapmış!..
Yapılan araştırmada;
Santrallere 1 km mesafede yaşayan kişilerde alerji, astım ve kronik tıkayıcı akciğer hastalığının görülme sıklığının istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yüksek görüldüğü saptamış!..
Uluslararası İklim Değişikliği Paneli’nde ise (International Panel on Climate Change, IPCC), odun yakmak nedeniyle oluşan CO2 emisyonları,
linyit yakmaya benzer olsalar da, çoğu kömür türünü yakmaktan daha fazla ZARARLI oluğunu tesbit etmiş!..
İngiltere'de ise;
Birleşik Krallık eski Enerji Bakanı Jim Fitzpatrick, 2009 yılında Avam Kamarası’na Hükümet tarafından yaptırılan araştırmayı şöyle ifade etmiş,
“Birleşik Krallık’taki biyokütle kullanımının yol açacağı kirlilik nedeniyle 2020 yılında 340 bin ile 1.75 milyon yıl arasında yaşam yılı kaybedilecektir” demiş...
Bunları okuduktan sonra,
Ben diyorum ki;
Yukardaki avcı gibi olmayalım!..
En azından;
Sağlıklı bir gelecek adına bir kez daha düşünelim!..
Bırakın;
Bu kez ÇERNOBİL'de yaşadığımız ÇAY muhabbeti olmasın.
Gelin,
KANSERİN önünü açmadan,
daha güzel bir dünya için hep birlikte SERMAYEYİ MAĞLUP EDELİM!..
İnsanlık kazansın!!!!..