21. yüzyıl insanlığın bilim ve teknolojide çığır açtığı, bu alanda önemli sıçrayış yaşadığı bir dönem oldu, öyle sürüyor ve belli ki sonuna kadar bu ivmesini sürdürecek.
Bu gelişim süreci birtakım donanımlar edinmemizi de kaçınılmaz kılıyor muhakkak ki. Yazılarımda bu donanımlar hakkında fikir alışverişinde bulunmaya çalıştığım gözlemlenebilir bir durum. Birçok söyleşi, eğitim ve seminerde gözlemlediğim kadarıyla şu tespitte bulunabiliyorum ki bu donanımlar içinde hangisinin kritik olduğu bireyin gelişim süreciyle birebir bağlantılı ancak bazı donanımların fark yaratıcılığı kabul görmüş bir durum.
Bu donanımların başında liderlik geliyor. Üzerinde binlerce makale yazılmış, eğitimler tasarlanmış, seminerler verilmiş, akademik çalışmalar yapılmış derya deniz bir konu…
Son dönemlerde çocuk yaşlarda başlatılan eğitimlerle genç nüfusa aşılanmaya çalışılan bir donanım bu ve toplum bilimcilerin gözdesi adeta. Özellikle Avrupa ülkeleri eğitim sistemlerinde büyük bir alan açıyor bu konu için.
Liderlik genel kabul görmüş haliyle bir topluluğu ortak bir amaç doğrultusunda harekete geçirebilme, yönlendirebilme ve etkileyebilme becerisi olarak tanımlanabilir. Hatta bu topluluğun sadece insanlardan oluşmadığı durumlarda da liderlik becerisi önem arz eder. Kurduğunuz sıcak ve güven verici tavrınızla evcil hayvanınızla kurduğunuz iletişim de bir liderlik vasfı içerir. Köpeklerin eğitimi bu noktada net bir örnek olarak görülebilir.
Sıklıkla tartışılan ‘Liderlik doğuştan gelen bir özellik midir yoksa sonradan öğrenilir mi’ ve ‘lider doğulur mu, lider olunur mu?’ soruları bu hususta sık karşılaşılan sorulardır. Liderlik doğuştan yatkınlığımızın bulunabileceği bir alandır. Genetik özelliklerimiz, ailemizin geçmişi gibi birçok etken liderliğe yatkınlığımızı belirlerken, eğitimimizin, deneyimlerimizin, örf ve adetlerimizin de bu noktada gelişimimize ciddi katkı sağlayacağı aşikardır.
Yöneticilik ve liderlik sıklıkla iç içe değerlendirilen kavramlardır ancak ana hatları doğru belirlendiğinde bu iki önemli kabiliyeti birbirinden ayırmak mümkündür. Birçok liderin iyi yönetici olma özelliği taşıdığını görebiliriz ancak aynı durum iyi yöneticilerin aynı zamanda iyi liderler olabilmesi ile karşılık bulmayabilir.
Soğukkanlılık, sakin kalabilme yeteneği, akılcılık, gelişmiş duygusal zeka, adalet, eşitlik gibi değerler liderleri öne çıkaran temel unsurlar olarak göze çarpar. Her topluluk üyelerinin değerlerinin bütünüdür aslında ve unutulmamalı ki her topluluk birçok durumda kendine bir lider seçer. Liderlik bazı durumlarda bir görev olarak kendiliğinden ortaya çıkarken bazen de kendini sessiz sedasız gösterir. Bazen ekip üyeleri, bazen ekibin kurucuları sizi liderleri seçerken, bazen de siz davranışlarınız ve bireysel etki alanınızla bu vasfınızı ortaya çıkarırsınız. Bu durumda süreç kendiliğinden gelişir. Gerçek bir lider kendini er ya da geç fark ettirir.
Liderlik vasıfları sıralanırken birçok nokta belirleyici olacaktır kuşkusuz. Kendi hayatına liderlik edebilen güçlü karar alabilen bir birey olmak liderlik için önemli avantajdır. Bunu hayatına yansıtabilmek 21. yüzyıl becerilerimizin gelişimi ve çağa uyum için elimizi çok güçlendirecektir.
Yazar Alexander den Heijer’in “Bir yöneticiyle konuştuğumda, onun önemli olduğu hissine kapılıyorum. Bir liderle konuştuğumda, kendimin önemli olduğu hissine kapılıyorum” sözü ilham verici liderlik vurgusu için çok güçlü.
Kendi hayatımıza liderlik edebildiğimiz, vasıflarımıza uygun liderlik fırsatları bulabileceğimiz bir öğrenme yolculuğu şüphesiz ki büyük keyif olacaktır. İyi bir lider çevresi için önemli bir gelişim fırsatıdır çünkü.
Liderlik yolculuğunda adımlar attığımız sağlık ve neşe dolu bir hafta sonu dilerim.
Harika bir yazı olmuş üstat. Son dönemlerin en kritik konularından kalene sağlık
Çok teşekkür ederim Abdurrahman Bey.