Çağımızın temposu, iletişim araçlarının hızlanması, sosyolojik değişimlerin hızı, beslenme alışkanlıklarımızın değişimi gibi çeşitli etkiler yorgunluklarımızın temel sebepleri. Ruhen ve fizyolojik olarak yorgunluğumuzu artıran etkenleri incelediğimizde görüyoruz ki çoğu tüketim alışkanlıklarımızın artırılmasına yönelik.
İnsanlık tarih boyunca ihtiyaçlarını giderebilmek için çok çeşitli çabalara girdi, bu çabaların bir bölümü fizikken ve ruhen gelişimiyle sonuçlanırken bir bölümü de tam tersi etki yaptı. Bir bölümümüz geçmeyen yorgunluklarımızdan yakınırken bir bölümümüz de bununla yüzleşip, yorgunluklarımızın etkilerini bertaraf etmek, sadeleşmek ve hafiflemek adına çaba gösteriyoruz. Yorulmanın doğada hemen hemen her canlıya öz bir durum olduğuyla yüzleşmek, yorgunluğu bir kusur olarak görmemek dinlenmenin etkin sonuçlar veren yollarını geliştirebilmek bu çabada sonuca gitmek için büyük önem arz ediyor. Bu çaba paralelinde çağın en önemli kavramlarından biri olan verimliliğin de temelini sağlamlaştırıyor ve son derece kritik.
‘Oduncu ve Baltası’ bu noktaya keyifli değinen keyifli hikayelerdendir. Bir ormancının yıllardır birlikte çalıştığı oduncu bir ekip arkadaşı vardır. Yıllardır aynı sayılarda ağaç kesen oduncunun verimliliği ormancı için yeterli görünmez ve ekibini bu deneyimli oduncuyla birlikte çalışacak daha dinamik bir oduncu ile genişletir. Yeni oduncu deneyimli oduncuya göre son derece fazla odun keserek başlar ilk haftalarına, bu sırada deneyimli oduncu verimini korumaya devam ediyordur. Ekibin yeni üyesinin verimi her geçen gün düşmeye başlar ve haftalar geçtikçe deneyimli oduncunun veriminin gerisinde kalır. Ormancı başlangıçta kendini çok memnun eden bu performansın giderek düştüğünü görünce şaşırır ve her iki oduncu ile de görüşür. Görüşmelerin sonucunda iki oduncu arasındaki farklılığın deneyimli oduncunun her gün baltasını bilemesi olduğu görülür. Kısa ve net anlam içeren hikâyede şüphesiz ki eleştiriye açık taraflar vardır. Deneyimli oduncunun sabit verimlilikte kalmasının günümüzde bir başarı olarak addedilemeyeceği de savunulan görüşlerden biri. Mühim olan baltamızı bileyerek verimliliğimizi korumanın ve geliştirebilmenin yollarını birlikte aramak. Nelerin enerjimizi azalttığını belirleyip, tedbirler almak.
Leoparların avlanma alışkanlıkları hem sosyal hem iş yaşamımızda bizlere örnek olabilecek nitelikte. Leoparlar avlarının peşinden koşarken süreci analiz ederek avlarının büyüklüğü, kaçma hızını ve avdan alacakları verimi gözden geçiriyorlar. Yaptıkları bu kritik hesap sonucunda kovalamaca sırasında harcayacakları enerji avlarını yakaladıklarında alacaklarından fazla olacaksa, durmayı ve başka ava yönelmeyi tercih ediyorlar.
‘Nasıl ve hangi müdahalelerle gerçekleştireceğiz bunu’ sorusunu eğitimlerimden derlediğim aşağıdaki dört temel başlıkla yanıtlayabilirim.
Fiziksel Dinlenme: Sağlıklı beslenme, verimli ve doğru süreli uyku, yoga, doğa yürüyüşü, aktif dinlenme içeren spor faaliyetleri, kontrollü açlık ve nefes egzersizleri, temiz hava ortamında geçen vakti artırmak, oturuş, yürüyüş ve yatış pozisyonlarınızı gözden geçirmek gibi aktivitelerin sayısını artırmak.
Zihinsel ve Mental Dinlenme: Meditasyon, yazı yazmak, doğa sesleri dinlemek, enstrüman öğrenmek, resim yapmak gibi sanatsal faaliyetler yapmak, terapi almak, yaratıcılığınızı geliştiren hobiler edinmek, yeni yerler ve kültürler öğrenebileceğimiz seyahatlere çıkmak öğrenme ve gelişme sürecinize odaklanmak.
Sosyal Arınma: Sizde olumsuz etkiler doğuran kişi ve kişilerle iletişiminizi sınırlandırmak, yalnızlıktan korkmamak, enerji ve motivasyonunuzu artıran, sizi anlama çabasındaki kişilerle iletişimde olmak, daha yalın ifadelerle ve daha güçlü cümlelerle iletişim kurmak.
Duyu Organlarımızı Arındırma: Beden ve ruh yorgunluğumuzu artıran fizyolojik ortamları tespit etmek, duyu organlarımızı uyaranlardan arındıran daha sakin ve dinlendirici ortamlarda yer almak, cep telefonu ile geçirdiğimiz vakti gözden geçirmek.
Gezegende kısıtlı bir zamanımız olduğunu biliyoruz ama süresi hakkında fikrimiz olmadan yaşıyoruz. Psikolog Prof. Dr. Üstün Dökmen hocamızın bir söyleşisinde ‘’ Her canlı yarına kalmak ister ama insanı diğer canlılardan ayıran yönü yarına daha kaliteli bir yaşamla kavuşmak istemesidir’ demişti. Sınırlı ve sınırını bilmediğimiz zamanımızı bu güdüyle yaşayarak geçireceksek zamanı etkin kullanmanın daha verimli olmanın yollarını da geliştirebilmeliyiz. Dinlenebilmek, doğru arınmak bu açıdan önemli ve bu eğitimin en sevdiğim noktası da buna ilişkin saydığım yöntemlerin öznel oluşu, kişiden kişiye değişkenliği.
Mühim olan nokta bu konuda bir farkındalık geliştirerek kendimize neyin iyi geldiğini bulmak, bu bakış açımızı genişletmek, buna odak oluşturmak.
Kendinize zaman ayırabildiğiniz etkin bir şekilde yorgunluklarınızdan arındığınız keyifli bir hafta sonu dilerim.