Sürdürülebilirlik...
Afili kelime gerçekten de…
Son dönemlerde sıkça duyuyoruz. Bazılarımızın kulağında kopyala yapıştır yöntemlerle insan yönetmeye çalışan kişilerin içini doldurmadan sıklıkla dile getirdiği bir kelimeyken bazılarımızda tam tersi. Bazılarımızın sosyal bağlantıları için kullandığı bir terimken, bazılarımızın da çare aradığı derdi.
Günümüz sosyal hayatının da iş hayatının da önemli meziyetlerinden biri. Sıklıkla gündemde ancak bazılarımız tarafından gerçekleştirilemiyor. Birçok seminerde, motivasyon konuşmasında önemi vurgulanıyor ancak bazılarında neden gerçekleştirilemediği kısmı atlanabiliyor. Sürdürülebilirliği sağlamak kadar sürdürülebilirliği sürdürebilmek de önemli meziyet. Gerçekleşememesinin birçok sebebi var ve konuya önce oradan bakmak daha doğru bir başlangıç. Sürdürülebilirliği çok istiyoruz, çok da kıymetli bizim için ancak bunun önündeki engelleri belirleyip onları yönetmek etkin adımla başlamak demek.
Bir şeylere kolay ulaşabilmek çabucak sıkılmamıza da neden olabiliyor. Çabuk tüketme alışkanlığımız sürdürülebilirlik sağlamamızın engellerinden. Sonuca en hızlı şekilde varmak istiyoruz, sürecin adımlarını atlıyoruz ve sonuç elde edince yüzümüzü başka bir tüketime dönüyoruz çabucak. Tüketim alışkanlıklarımız öyle canlı tutuluyor ki devamlı yeni şeyler istiyoruz. Bize mutluluk veren elde ettiklerimiz değil, elde etmek. Kaynaklar hiç tükenmeyecek gibi davranıyoruz bazen. Sonu hiç gelmeyecek gibi. Tükettikçe var olduğumuzu hissediyoruz sanki.
En çok da doğada geri dönüşümü olmayan o önemli kaynağı yani zamanımızı tüketiyoruz. Çok basit bir çalışma ile bu konuda farkındalık elde etmek mümkün aslında. Elimize bir kağıt kalem alalım, bir tarafına zamanımızı nelere harcadığımızı çok yoğundan az yoğuna doğru sıralayalım. Diğer tarafına da yapmak istediklerimizi sıralayalım. Her iki taraftaki maddeleri de öncelik sırasına göre puanlayalım. Yapmak istediklerinizi yapamamanıza sebep olan aktiviteleriniz yani zaman hırsızlarınız belirgin hale gelecektir. Bu yöntem etkilidir ancak tek başına sonuç getirmez, sonuç getiren nokta farkındalık yakalamaktır.
‘’Sürdürülebilirlik bireysel farkındalıkla başlar ama kolektif bilinçle güçlenir’’ şeklinde bir cümle görmüştüm ve bende etkisiyle yer edindi. Bireysel farkındalığı iletişimde olduğumuz ve ortak amaç taşıdığımız topluluklara aşılamak da güçlü bir adım olacaktır.
Kavram olarak karmaşık ve belirsiz gelebilir bazen. Sürdürülebilirliği anlamak için doğayı izlemek son derece basit ve bir o kadar da etkili bir yöntemdir. Mevsim geçişlerini gözlemlediğimizde tabiat ana hangi yöntemlerin doğru olduğu konusunda önemli bir dersle karşılayacaktır bizi.
Tüketim alışkanlığımız doğanın gerekliliği, bundan tabi ki vazgeçemeyiz ancak tükettiklerimizi yerine koyabilmek için çabalamanın, doğru yöntemler kullanmanın bizleri çınar ağaçları kadar güçlü yapacağı aşikardır.
Önceliklerimizi doğru belirlemek, zamanı doğru yönetmek, kaynakların farkında olmak, kaynakların artması için adımlar atmak ve bunu neden istediğimizle, neden gerekli gördüğümüzle ilgili farkındalığımızı canlı tutmak , sadeleşmeyi bilmek, beden kadar ruhu da beslemeye yatırım yapmak sürdürülebilirlik için etkin adımlar olacaktır.
Bil Japon Atasözü der ki ‘’ Mühim olan damlaların gücü değil, suyun sürekliliğidir.’’
Sürdürülebilirliğe kanat açtığınız sağlık ve keyif dolu bir hafta sonu dilerim.