Sayın Müdürüm,
Sermayesi olan bilgisiyle insana ve insanlığa faydalı olmaya çalışan kıymetli öğretmen arkadaşlarım,
Sevgili öğrenciler,
Bugün 24 Kasım… Millet Mektepleri'nin açılışı ve Atatürk'ün Başöğretmenliği kabul tarihi…
Burada bugün çok beylik laflar etmeyeceğim. Yıllardır bu mesleğin içindeyim. İyi günüm de oldu, kötü günüm de… Üzdüm de üzüldüm de… Zaman zaman meslek seçimimi sorguladığım da oldu. Her ne olursa olsun sınıfın kapısından girip sizlerle karşı karşıya geldiğimde her şey bir anda renk değiştirdi hep. Sınıfta olmak çoğu zaman başka bir dünyanın kapısını aralamak benim için. Transa geçmek, belki farklı bir boyuta evrilmek… Çünkü girdiğim her sınıfta, gözüne baktığım her öğrenciyle gönül bağı kurdum ben. Ölene kadar sorumlusun gönül bağı kurduğun her şeyden, der tilki küçük Prens’e. Öyle bir bağ kuruyoruz işte biz sizlerle. Günü geliyor sizlerin neşesiyle kanat çırpıyor kalbimiz, günü geliyor gözünüzdeki karartı kalbimizi boğuyor. İnsanız nihayetinde. Beşer şaşar, derler. Her ne olursa olsun şaşmayan şeylerse sizlere doğruyu öğretmek, önder olmak, bir hoş seda bırakırken kalbinizde bilgiyi, sanatı, doğru insan olmayı hayatınıza nakşetmek.
Ne öğretmenliğin bir vakti var ne öğrenmenin ne de öğretmenin. Tek temennimiz hayatlara dokunabilmek. Sağlam karaktere, güçlü bilgiye, adalet duygusuna sahip, çevreye olan sevgisiyle yeşile saygılı, adaletsizliğin karşısında susmayan, dik duran, boyun eğip diz çökmeyen, dili güzel kullanan, üslubuna sahip çıkan tüm canlıların yaşama hakkına saygı gösteren, vicdan duygusunu asla ıskalamayan, erdemli, bilgili ve yüksek karakterli, bireyler yetiştirmek bizlerin amacı. İşte tam da bunları gerçekleştirmenizde pusulanız olmak asıl gaye. Bunları sadece teoride değil pratikte de sizlere örnek olarak göstermeye çalıştım hep. Çünkü her söylediğimi hatırlamayacaksınız biliyorum ama hissettirdiklerimi asla unutmayacaksınız.
Geçmişten günümüze hep bir kutsiyet atfedildi bu mesleğe. Pek böyle olduğunu düşünmesem de mesleğin manevi büyük bir güç olduğunu da inkâr edemem. Öğretmenlik kutsal bir meslek olmaktan, peygamber mesleği olmaktan ziyade bilimsel, profesyonel bir meslek ve toplumun eğitim ve gelişmişlik düzeyinin göstergesidir.
Bizler “Öğretmen olmak bir yaşam biçimidir.” ilkesinden hareketle sizlere çok kıymet veriyor ve sizleri seviyoruz. Bir öğretmen ebediyete hükmeden insandır. Tesirlerinin nerede biteceği asla bilinemez. Fikirlerimiz ve ilkelerimizle daima yanınızda olacağımıza söz veriyoruz.
Birçok şey gelip geçicidir aslında ama bazı anlar vardır ki donup kalır anılarımızda, dimağlarımızda bir yere bağdaş kurup oturur ve zaman zaman gülümsetir yüzlerimizi. Eski öğrencilerimizden Ali’in iyi ki varsınız derken bir gülümsemesi, Cemre’nin kıymetini bahşetmesi, Eylül’ün verdiği karikatür, Nehir’in gözünden kâğıda yansıyan suretim, sınıfımın verdiği bir buket, bugün koridorla yankılanan gününüz kutlu olsun nidaları… Kalbimin bir köşesine bağdaş kurup oturan anılarım benim. Daha niceleri oldu ve olacak. Ama bitmedi bu sevda, sizler var oldukça da çoşkunlaşarak, katmerlenerek var olacak.
Yaşımız ne olursa olsun gençleşiyoruz sizlerle, farkında olmadan, ışığınızla yol gösteriyorsunuz bizlere. Geleceğe umutla bakan yanımız, yarınımızsınız sevgili gençler. Tam 30 yıldır her daim büyük bir ibadet aşkıyla girdim sınıflarınıza, heyecanımı, aşkımı, sevdamı, umutlarımı hiç kaybetmedim. Bu vesileyle Öğretmenler Günümüzü kutluyorum. Yüz yıllar ötesini düşünerek hareket edip binlerce öğrenci yetiştiren, hayatlara dokunan öğretmenlerime selam olsun. Hayatta olmayan tüm öğretmenlerimizi rahmetle anıyor, onları minnet ve şükran duygularıyla selamlıyorum.