2023 Şubat'ı çok soğuk geçti çok. Aynı zamanda çok da uzun sürdü, bitmek bilmedi. Hâlbuki her yıl olduğu gibi 2023'ün ilk günlerinden itibaren çok güzel bir yıl talep etmiştik, beklemiştik, arzulamıştık… Fakat şubat ayında gelen deprem felaketiyle yıkıldık, çöktük, enkaz altında kaldık. Gülmeyi unuttuk, devamlı ağladık. Hâlâ ağlıyoruz. Şubat soğuğu bu yıl iliklerimize kadar işledi. Dondurdu bizi bu soğuk. Yandı yüreklerimiz. Yıllarca unutulmayacak bir şubat yaşadık. Hâlbuki en kısa aydır şubat. Bu yıl böyle olmadı. Yaktı bizi şubatın soğuğu. Bir taraftan iki cemre düşmüş, hava ve su ısınmaya başlamıştı. Ama bu cemreler bile ısıtamadı yüreklerimizi, havamızı, suyumuzu, içimizi…
Tatile sevinmez mi çocuklar? Sevinemediler… Yarıyıl tatilimiz bir aya çıktı ama sevinemedik. Çünkü vücudumuz ağır yara almıştı, bir yanımız acırken diğer yanımız huzur içerisinde olamazdı. Oyuncaklara sevinmez miydi çocuklar? Sevinemediler. Onlar da ağladılar. Anne, baba ve bütün yakınlarını kaybeden küçücük bir çocuk, sanki olayın hakikatini anlamış gibi, büyümüş de küçülmüş gibi öyle acı ağlıyordu ki içimiz parçalanıyordu. Bir baba ölen kızının elini sımsıkı tutmuş, bırakmıyordu. Bir dede cebindeki bisküviyi gösterip torunlarıma yedirecektim, yediremedim, öldüler, ben de kaç gündür yiyemiyorum diyordu, ağlıyordu. Bir anne çocuklarım nerede, eşim nerede, ben onlarsız yaşayamam diyordu. Ağlıyordu.
Bir taraftan yer sarsılırken diğer taraftan hava soğuk mu soğuktu. O soğukla birlikte evlerimize giremedik. 1-2 yıl önce hapsolduğumuz evlerimiz şimdi bize zindan oldu, başımıza yıkıldı. 28 Şubat'ta yazıyorum yazımı, yazabildiğim kadarıyla. Şubatlar ağırdır. Bu daha da ağır oldu. Cümleler kısa ve titrek, kelimeler düğümleniyor… Yazmak hakikaten zor, çok düşündüm, çok yeltendim ama yazamadım şu ana kadar çünkü bu olayı yazmak da zor, yaşamak da. Duymak, görmek de... Bazı durumlar için ‘yazsam öldürürler, yazmasam ölürüm’ derler. Yazmasam ölürüm, evet yazmalıyım, bu tarihe bir not düşmeliyim. Ülke olarak ağır bir imtihan geçirmekteyiz, sarsılmaktayız, yıkılmaktayız, 11 ilimizde gerçekleşen deprem şubatın sonuna geldiğimiz zamanlarda bile hâlâ devam etmekte hatta farklı illerimizde peyderpey depremler olmakta. En son aynı gün içerisinde Malatya ve İzmir'de de deprem oldu. Bu noktada Allah'ın Kur'an-ı Kerim'de bizlere gönderdiği Zilzal suresi aklıma geliyor. Zelzele, yer sarsıntısı yani deprem… Allah ayetler göndermiş, haber vermiş, uyarmış, uyandırmış, depremi anlatmış… “İza zülziletil erzu zilzaleha… Yeryüzü kendine has bir sarsıntıya uğratıldığı, içindekileri dışarıya çıkarıp attığı ve insan, ‘Ona ne oluyor?’ dediği zaman. İşte o gün, yer kendi haberlerini anlatır. Çünkü Rabbin ona öyle vahyetmiştir. O gün insanlar amellerinin kendilerine gösterilmesi için bölük bölük kabirlerinden çıkacaklardır. Artık kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse onun mükâfatını görecektir. Kim de zerre ağılığınca bir kötülük işlerse onun cezasını görecektir.” buyurulmuştur surede. Kıyamet anlatılmıştır. Bu yaşadığımız deprem de kıyamet gibi oldu adeta. Allah korusun inşallah. Bu sureyi okuduğunuzda kelimelerin ağızdan çıkışı ile birlikte sanki depremi yaşıyormuş gibi olursunuz. Zelzele… Zelzele kelimesini okurken depremi yaşarsınız adeta. Eskiler depreme zelzele derler. Allah bu kadar deprem gönderdiyse bize bu sureye bakmamız, bu kısa sureyi tahlil etmemiz ve okumamız gerekir diye düşünüyorum. Bir nevi kıyameti yaşıyor gibiyiz. Geçende rüyamda deprem oluyor gördüm. Pek çoğunun girmiştir rüyasına deprem. Rüyamda sarsılıyorduk, şehrimde deprem oluyordu, deprem aslında içimizde oldu, fay hattımız kırıldı, yıkıldık, yok olduk.
Koyun can derdinde olur, kasap et derdinde bazen. Biz can derdindeyiz. Pek çok masum insan, çoluk çocuk, hayvan, canlı can derdi verirken azınlık da olsa bazıları et derdine düşüp adeta hırsızlık yaptılar, yağmalama yaptılar, yanlış haber yaydılar. Maalesef bu gibi kötü davranışlar sergileyenler de oldu. Lakin iyilik hareketimiz, yardımlaşmamız, birliğimiz, dirliğimiz, hayırseverliğimiz unutulmamalı. Çok şükür ki bu iyilik hareketi, bağışlar ve yardımlar konusunda çok güzel bir sınav verdik. Adeta yekvücut olduk. Birbirimize sarıldık. Diğer ülkeler de yardıma koştular. Dünya fıtratına döndü. Hepimiz insanız sonuçta.
Her türlü dersi çıkarmalıyız bu durumlardan. Bir depremzede ‘her şeyimi kaybettim’ diyor ve öz eleştiri yapıyor. Yaşadım, diyor, kurtuldum… Her şeyimi kaybettim. Bundan sonra daha iyi insan olacağım. Allah'a daha çok yaklaşacağım. Her şey boşmuş, dünya malı yalanmış, dünya oyun ve eğlenceymiş, diyor. Eşim namaz kılardı bana da kıl derdi, kulluğunu yap derdi, ben yapmazdım diyor, dövünüyor. Hep ertelerdim ama bu imkânı yakaladım. Bir daha ertelemeyeceğim…
DEVAMI YARIN…