Bir şey insanı bir yere çeker. Öyle çeker ki insan kendini asla kurtaramaz oradan. O girdaptan çıkamaz bir türlü. O girdap insana mutluluk da verir, mutsuzluk da. Ama oraya gidilir. O cendereye girilir. Mutlaka. 99 mağlubiyet alınmış olsa da, bin bir pişmanlık olsa da gidilir. Tövbeler binlerce kez bozulur, yine gidilir. Acı çekmek kaderi olsa da kişinin yine gider. Toplum olarak acıyı da severiz zaten. Belki tatlıdan bile çok severiz.
Resim, okurlarımın gözlerinde canlanmaya başladı gibi geliyor bana. Herkesin geyik sesi aklına geliyor. Yaşadığı tutku, heyecan, bekleme, sabır, sabırsızlık, coşku, taşkınlık… Duyguların en kesifi geliyor aklına. Vazgeçemiyor geyik sesinden.
Geyik sesi bir tutkudur. Alışkanlıktır. Kaderdir. Huy gibidir, beşikte girip mezarda çıkacak huy gibi. Sonradan kazanılır elbet bu ses. Büyüklerin etkisi, çevre faktörü, eğitim, sosyal yapı, coğrafya, tarih gibi sebepler, insanı, zaman zaman çağıran bir ses icat eder. O ses kundakta kulağa okunan ezan gibidir. Teneşirdeki salaya kadar devam eder.
Peki, geyik sesi nedir? Futbol… Bir takıma âşık olsun. Yense de yenilse de, kızsan da, sevsen de ayrılamazsın ondan. Yüz kere karar verirsin ayrılmaya. Ayrılamazsın. Olmaaaaz. Olamaz. Olamamıştır. Yeminler, kasemler ederler… Asla asla derler. Bir daha asla. Nice tövbekârlar görmüşüzdür. Gitmeyeceğim, izlemeyeceğim, takip etmeyeceğim. Derler, olmaz.
Balık tutkusu… Gece derelere götürür, sulara batırır, oltalar attırır, soğuklar yutturur. Eller bomboş döner eve. Lakin bu hastalık biter mi? Asla… Çoluk çocuk, eş, akraba, dost terk edilir o gece, o balığa gidilir. Dönüşte mahcup olmamak için balıkçıdan parayla balık alınır, dönülür. Burada asıl amaç balık tutmak değildir ki. O süreçteki her faaliyet insanı oyalar, gazını alır, rahatlatır, asidini alır… mesut eder. Yüz doktora bedeldir bir gece balık macerası onun için. Yalan mı? Balıkçılar…
Av merakı da böyle değil mi? İnsafsız avcılar… Acısı zordur bu tutkuların ancak öldürmez insanı bunlar. Geyik sesi genelde kötüdür. Kötülük getirir. Zarar verir.
Geyik sesimiz kitap okumak olsun ister misiniz? Ne güzel! Yazmak. Tabiat âşığı olmak, insanlara hizmet etmek… Cömertlik, temizlik, doğruluk, yardımseverlik… gibi geyik sesleri edinmeye ne dersiniz? Bir taşla üç beş kuş vurmuş da olursunuz. İyi olmaz mı?
Sonunda ağlamamak, zarar kesbetmemek ve cehennem odunu hazırlamamak için başka güzel geyik sesleri bulmamız lazım. Bu yazının üzerine kötülük getiren geyik seslerinizi de öğrenmek, iyilik getirecekleri de bilmek isterim. İnsanlar da bilmek ister. Sizi çağıran, koparan, götüren, fren patlatan, dosya yaktıran, lastik patlatan, vites attıran… Geyik seslerinden kurtulmanızı temenni ederim. Güzel, bereketli, başarılı, kazasız bir hafta diliyorum…