Allah'a sonsuz şükürler olsun beşer diliyle. Bizi, bir kez daha rahmet ayı ile buluşturdu. Ruhumuzu bürüdü o eşsiz haz.
11 ayın sultanı ramazan, gösterdi rahmet yüzünü.
“Müminlerin ayı” dedi ona sevgili önderimiz, peygamberimiz Hz. Muhammed (sav).
Şimdiden, sahurun aydınlığını görür gibi olduk.
Susuzluğa ve açlığa gösterilen direncin, bu günlerde sabır boyutuna ulaşarak Mevla'nın katına yükselmesi, iftar vaktinin tarifsiz coşkusu, kutlu bir emre itaatin verdiği hazla birleştiğinde kalkan ellerin müstecap dualara durduğu o an, nasıl özlemle beklenmez ki?
Oruç kadar, bizi bizle buluşturan, kul olmanın hazzını yaşatan, benliğimizden arınıp başkasıyla hemhal olmamızı sağlayan, bizi insan eden hasletlerimizi kuşanmamızı sağlayan başka bir eylem var mıdır?
İftar sonrası, teravih namazı coşkusunu unutmadım elbette.
Nasıl unuturum?
Türkiye'de olduğu gibi dünyanın birçok yerinde de ramazan kendine has coşkusuyla yaşanır, oruçlar tutulur, iftarlar açılır, teravihler kılınır.
Müslümanlar yeryüzünün hangi köşesinde olurlarsa olsunlar, renkleri, ırkları ne olursa olsun, aynı heyecanı yaşarlar, ramazanı iliklerine kadar hissederler.
Kahire'de bir başkadır Ramazan.
Şölen yeridir sokaklar iftar vakti ve sonrası.
Huşu içinde kılınan teravihlerle uzar gider geceler sahura dek.
Haz alınıyorsa ibadetten o haz büyütülür ve uzatılır.
Bitsin diye bir gayret yoktur.
Mekke'de, Tunus'ta, Stockholm'de, teravih namazı kıldık yerküreye dağılmış dünya Müslümanlarıyla.
Camileri; Allah'a ibadet edilen, huzur ve huşu duyulan, bir an evvel kaçıp gidilecek değil, oturulası, dünyanın bin bir türlü meşgalesinden uzaklaşılıp ruhların dinginleştiği, inananların birbirlerinin dertleriyle hemdert olduğu, buluşma yerleri hâline, yani asli fonksiyonlarını icra eden mabetlere dönüştürmeliyiz yeniden.
Namazları; bizi olgunlaştıran, günlük hayatımızda bize yapışan çirkinliklerden arındıran, “kötülüklerden alıkoyan”, ruhumuzu, ait olduğu Yaratıcıya, bedenimiz vasıtasıyla, her daim temiz olarak sunabileceğimizi deklare etmeye aracı olan bir eylem, kul olduğumuzu bize hatırlatan ve kul olarak kalacağımıza söz verdiğimiz günde beş kez bize sunulan değerli bir imkân olarak görmek için bir fırsat daha sunuyor yaratıcı bize.
O'na sonsuz şükürler olsun.
Ramazan hoş geldi.
Getirdiği bereket ve huzurdan payımıza düşeni afiyette kalarak harcamak nasip olsun.
İbrahim ÖZBİLGİN kardeşimin bu güzel ramazan karşılaması yazısını aktardım bugün.
Virüs ve mikroplardan uzak, temiz bir ramazan diliyorum.
Hoş geldin ey rahmet ayı.
Hoş geldin ramazan!