Bence kitap bir sevdadır.
İnsana mutluluk veren bir şeydir.
Evime geldiklerinde çok kitabım olduğunu görenler, bana hemen bir soru soruyorlar: “Bu kitapların hepsini okudunuz mu?”
Ben de onlara Walter Benjamin’in evine gidip de aynı soruyu soran kişiye verdiği cevabı veriyorum: “İnsanlar yalnızca okumak için değil, birlikte yaşamak için de kitap alır.”
Bir sürü kitap alan insan, o kitapların hepsini okuyamayabilir ama ne olursa olsun kitap alan ve okuyan sayısı artarsa toplumdaki insani ilişkilerde incelikler de artar.
İnsanlar kitap alsın.
Kendisi okumazsa çocuğu, torunu okur.
Onlar okumazsa komşusunun çocuğu okur.
O da okumazsa adam ölünce kitaplar sahaflarda satılır.
Oradan da gider ben alır okurum.
Sonuçta alınan her kitap okunmaya adaydır.
Gol için şut atmak nasıl şart ise kitap okuyabilmek için de kitap almak şarttır.
Yanımızda kitap bulunduralım.
Biz okuyamazsak da başkası okur.
En azından elinde kitap olan birisinin gözlemlenmesi, hafızalarda yer etmesi de pek mühimdir.
Yakında hiç kimse kitap almak için kitapçıya gitmeyecek.
Geçecek bilgisayarın başına tıklayacak.
Sayfa çevirmenin keyfi, kâğıt kokusu, mürekkep kokusu, kitaba dokunma zevki yok olacak.
Bu, çok kötü bir nihayet olur.
Kitap aşkı ölmemeli.
Bir insan kitap alsa ama kendisi okuyamazsa, çocuğu, torunu, komşu çocuğu okur.
Onlar da okuyamazsa yine kitabın müşterisi bitmez.
Çünkü kitap antikadır.
Antikacı bağırmaz.
Çünkü o, antikayı pazarlar.
Malını satmak için bağıran eskici, hurdacıdır.
Bir şekilde okunmayan, raflarda tozlanan kitapların alıcısı, okuyucusu ben olurum ifadesindeki ben’lerin sayısı arttıkça kitaplar ölmez, kitap aşkı bitmez.
Kitaplı, okumalı günler diler, saygılar sunarım.