Hayli zaman oldu tüm dünya bir salgınla uğraşıyor.
Bununla yatıyor, bununla kalkıyor.
Korona virüs…
Kovid-19…
Değişik isimleri var.
Adına şiirler yazıldı.
Türküler, şarkılar, besteler yapıldı.
O yine gitmedi.
Hatta büyüyerek ve korkutarak çoğalıyor, meydan okuyor.
Korona virüs mikrobu hayatımızı çok değiştirdi.
Kullandığımız dile kadar, camilerimize kadar, öğretmen, öğrenci ve bütün halkın dilini değiştirdi.
Önce dediklerimizi şimdi demez olduk.
Mesela bir imam ey cemaat saflarımızı sıklaştıralım, demiyor artık.
Bir öğretmen konuşacak öğrenci bile bulamıyor.
Bir öğretmen için bu salgın en çok neyi, nasıl etkilemiştir, sorusuna cevap arayalım biraz da.
Okullar malum 13 Mart 2020 Cuma gününden beri kapalı.
Öğrenci olmayınca okul kapalıdır.
Okullar böyleyken okula gittiğimizde inanın çok duygulanıyorduk, üzülüyor, ağlıyorduk.
Okul, ağlıyor, sessiz, üzgün.
Hareket yok, cıvıldaşma yok, ses yok, sada yok.
Bir şeyler isteyeceğimiz, yönlendireceğimiz, kısıtlayacağımız, çağıracağımız, nasihat edeceğimiz öğrencilerimiz yoktu okulda.
Ve okul da ağlıyordu.
Öğrenciler çil yavrusu gibi oraya buraya, genelde köylerine dağılmıştı.
Başsız kalmışlardı.
“İpi kopan tesbihim,/ Dağılmış tane tane./ Acı ama teşbihim,/ Hani nerede imame?/ Taneleri toplayın, /Hakk ipine derleyin…/ Bir imame bağlayın.../ Tevhid gelsin meydane.”
Bu veciz şiirde olduğu gibi kalakalmıştı öğrenciler…
Öğrenci ve öğretmenler adeta savrulmuşlardı ayrı ayrı yerlere…
Birbirlerine hasret kalan iki yavuklu gibiydiler.
Cemresini bekleyen toprak gibi olmuşlardı.
Evet, öğrencisiz okul olmuyor.
Bu anlaşıldı.
Bununla birlikte öğretmensiz de eğitim olmuyor.
Yüz yüze görmeden, sevmeden, ikna etmeden, sormadan, cevaplamadan, yüzlere ve gözlere bakmadan eğitim olmuyor.
Uzaktan olmuyor.
Hal hatır sormadan, sıraya geçip hep birlikte İstiklal Marşı okumadan, defterlere, kitaplara bakmadan ödev vermeden, kontrol etmeden, yemekhanede yemek yemeden, kantinde çay içmeden, bazen kendi odamızda öğrencilerimize çay, simit ısmarlamadan olmuyor.
Günde 8 saat beraber olduğumuz öğrencilerimizi hakikaten çok özledik.
Onlar da bizleri özledi biliyoruz.
Veliler de sağlıklı bir şekilde eğitim başlasın diye salgının bitmesini, okulların açılmasını bekliyor.
Öğretmen bile olsa kendi çocuğuna eğitim veremiyor.
Eğitim için mekân şart.
Bir an önce inşallah bu salgın son bulur da eğitim öğretime başlarız.
Eğitim öğretime göre hayatlarımızı şekillendirirdik.
Şimdi ise tatil komasına girdi millet.
Çocuklar da memnun değil bu durumdan, veliler de, öğretmenler de…
Herkesin kurallara titizlikle uymasını, kul hakkına girmemesini bekliyor, bu salgının böyle son bulacağını ümit ediyorum, durum ciddidir.
Çok yakınlarımıza da bulaşınca her gün ölen, hastalananları duyunca durumun ciddiyeti apaçık ortaya çıkıyor.
Boşluğu doldurmak için şu anda eğitim uzaktan yapılıyor.
Yapılmalı da.
İnsanlar bir boşluğa düşer yoksa.
Ancak biz, dua ediyor ve istiyoruz ki çocuklarımızla yakından eğitim yapalım.
Karşı karşıya olalım.
Yüz yüze bakalım.
Kalın sağlıcakla.
Allah’a emanet olunuz.