Bugün sizlere bir babanın adalet arayışından bahsedeceğim. Ben de birbirinden güzel iki oğlan evlat sahibi bir baba olarak, bu konunun bir an önce aydınlatılmasını diliyorum.
Murat Oğraş. Oğlu Burak Oğraş için adalet mücadelesi veriyor.
Tekirdağ Anadolu Otelcilik ve Turizm Lisesi 3. sınıf öğrencisi Burak Oğraş, 2011’de 26 arkadaşıyla Antalya Rixos Lares Hotel’e staja gönderildi. Öğrenciler, staj süresince otel personelinin kaldığı iki buçuk kilometre uzaklıktaki Family Pansiyon’a yerleştirildi. Oğraş, stajının bitmesine 15 gün kala 9 Eylül 2011’de kaldığı pansiyonun boş havuzunda ölü bulundu. Ölümü için intihar denildi. Ama baba Oğraş, oğlunun intihar etmediğini söyledi, söylüyor...
Hatta bu kendi iddiası değil. Ulusal Kriminal Büro tarafından hazırlanan raporda “Burak intihar etmemiş, başkası tarafından bir şekilde aşağı düşürülmüştür” tespitinin yapıldığını belgeleriyle ortaya koyuyor. İşin dikkat çeken bir başka yanı ise, dönemin Antalya İl Emniyet Müdürü olaydan sonra Rixos Grup’ta işe başlıyor. Antalya’da soruşturmaya bakan savcı ise aniden emekli oluyor.
Ulusal Kriminal Büro’nun raporunun sonuç bölümünde, Oğraş’ın geçmişinde intihar eğilimi bulunmadığı belirtilerek “Olay gecesi birkaç arkadaşı tarafından dövülerek kişiliği ezilmiştir. Çocuklar lojmanda yaşça daha büyük 19, 23, 43 yaşlardaki kimselerle aynı odalarda kalabilmektedir. Burak ya taammüden veya taksir sonucu düşmeden darbelenmiş ölmüştür. Burak intihar etmemiş, başkası tarafından bir şekilde aşağı düşürülmüştür” ifadelerine yer veriliyor.
İşte tüm bunlar ışığında baba Murat Oğraş, oğlunun öldüğü günden bu yana sesini duyurmaya çalışıyor. Özellikle sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımlar ile sesinin daha gür çıkmasını sağlıyor. Ama ne yazık ki bu zamana kadar Oğraş'ın dosyası ile ilgili net bir gelişme yaşanmıyor. Dosya sürekli sürüncemede bırakılıyor. Bunda, Rixos Otelin sahiplerinin etkisi olduğunu söylüyor. Burada zikretmek istemiyorum ancak bu otelin kimlere ait olduğunu ufak bir internet araştırması ile rahatlıkla görebilirsiniz. Zaten olaydan sonra yaşanan iki gelişme, savcının emekli edilmesi ve il emniyet müdürünün otelde işe alınması, babanın olayla ilgili iddialarını fazlasıyla güçlendiriyor.
Yılmadan mücadele eden, tek isteği "adalet" olan bu babayı tanımanızı istiyorum ve kendinizi onun yerine koymanızı rica ediyorum. Oğlunuzu bir meslek öğrenmesi için gönderdiğiniz, canını emanet ettiğiniz yerde, bir gün ölüsünü almaya gidiyorsunuz. Ve kafalarda binlerce soru işaretinin olduğu bir intihar iddiasıyla karşı karşıya kalıyorsunuz. Soruyorum size? Siz olsanız ne yapardınız? Susup bir kenara mı çekilirdiniz yoksa oğlunuzun ölümünü aydınlatmak için kapı kapı dolaşır, elinizdeki tüm imkanları bu olayı aydınlatmak için mi kullanırdınız? İşte baba Oğraş da doğal bir refleks ile bunu yapıyor. Hayatının baharında ölen oğlu için mücadele ediyor.
Türkiye bir hukuk devleti. Ve hukuk her zaman haklının yanında olmak zorundadır. Baba Oğraş'ın sesinin daha gür çıkması için de bizler, adalete inanan yurttaşlar olarak onun yanında yer almalıyız.
Ve şunu biliyoruz, Oğraş'ın karşısında çok güçlü insanlar var. Bir kelimeleri ilebir işaretleri ile insanların hayatlarını değiştirebilecek bağlantıları olan insanlar bunlar. Ama ortada evladını kaybetmiş bir baba, öldürüldüğünden şüphe edinilen bir çocuk ve sonrasında gelişen "ilginç" olaylar var.
Umarım baba Oğraş'ın sesi duyulur, oğlunun katil ya da katillerine ulaşılır ya da birilerinin iddia ettiği gibi intihar ise de bu açıklığa kavuşur ve babanın yüreği soğur... Aksi taktirde insanların adalete olan güveni sarsılır...
Adil günlerde buluşmak dileğiyle...
Sağlıcakla kalın...
Öncelikle duyarlılığınız ve bu yazınız için çok teşekkürler