İşsizlik bu ülkenin kronik sorunu. Sadece bu hükümetin değil bundan önceki hükümetlerin de çözüme kavuşturamadığı bir durum.
Ülkede o kadar çok işsiz var ki kimse uzman olduğu işi yapmıyor. Mantar gibi çoğalan üniversiteler, bir sürü diplomalı işsizin yeni işsizler ordusuna katılmasına neden olurken, piyasadaki durgunluk, ekonomik kriz ve mültecilerin varlığı gibi durumlar da işsizliğin nedenleri arasında yer alıyor.
Mültecilerin konu ile alakası ne diyecek olursanız, çok uzağa gitmenize gerek yok. Samsun'un sanayilerinde ufak bir tur atın ya da ara sokaklarda dükkanları gezin ya da inşaatlara gidin...
Hemen hemen her işletmede, her inşaatta, her sanayide Suriyeli, Afganistanlı ya da diğer ırklardan çalışanlar göreceksiniz. Hem de çocuk işçiler de bu duruma dahil. Sigortasız, günlük yevmiyenin yarısına çalışan mülteciler. Bu konuyu da ayrıca ele almak gerekiyor aslında. Bu ciddi bir sorun. Hem insan hakları ihlali hem de kayıt dışı istihdam. Hal böyle olunca, inşaatlarda, sanayilerde, dükkanlarda çalışacak olan gençlerin yerini, daha ucuza çalıştırılabilecek olan mülteciler alıyor. Onların da ekmeğe ihtiyacı var. Onlar da zor koşullar altında yaşıyor. Bu gerçekliği görmemiz gerekiyor.
Velhasıl, gelelim işsizlik konusuna. Piyasada diplomalı işsiz çok, bunun yanında diploması olmayan işsiz de çok. "Ne iş olsa yaparım" diye ortalıkta gezinen ama iş bulamayan, bulsa dahi ya sigortası yapılmayan ya yemeği verilmeyen ya maaşını 3 ay geriden alan ya da evinden çok uzakta, iki üç vesait değiştirmek zorunda kalan milyonlarca insan var. Bu zaten sadece Samsun'un sorunu değil. Ama özelde yazacaklarım maalesef ki Samsun ile ilgili.
Biliyorsunuz, yerel seçimler oldu. Belediyelerin bir kısmı el değiştirdi, bir kısmı mevcut yönetim ile çalışmaya devam ediyor. Her dönemde olduğu gibi, belediyeler insanların iş bekledikleri, istihdam bekledikleri yerler. Bundan doğal bir durum yok. Belediyelerin işçi alması şaşırılacak ya da eleştirilecek bir durum değil. Aksine takdir edilmesi gereken, desteklenmesi gereken bir durum.
Elbette ki seçim dönemlerinde belediye başkan adayları, seçimi kazandıkları taktirde insanları işe alacakları yönünde vaatlerde bulunuyorlar. Ve seçimden sonra da bu vaatlerinin karşılığını bekleyen insanlar oluyor. Buraya kadar hiçbir sorun yok. Dediğim gibi, insanların işe alınması, çalışması, evlerine ekmek götürmesi mutluluk verici. Bunu yapan belediyeleri şimdiden kutluyorum.
Ama öyle şeyler duyuyor ki insan... Şaşırmadan edemiyor.
İş, hele ki bu işsizlikte, hiçbir işi olmayana verilir. Yani işe ihtiyacı olan, evine ekmek götürmesi gereken insanlara. Ancak bazı belediyelerimizde öyle işe alımlar oluyor ki, bir bakmışsınız işe alınan adamın dükkanı var, bir yandan belediyede çalışıyor diğer yandan dükkanına çalışan koymuş, ticaret yapıyor.
Bir bakıyorsunuz, işe alınan kişi aileden zengin, arabası altında, evi var ama belediyede çalışıyor. Bir bakmışsınız kimisinin dayısı meclis üyesi, kimisinin amcası partide yönetici...
İşe girmiş hemen dakikasında... Kimileri KPSS'den puan almak için çırpınırken, kimileri iş için tabanlarına su yürürken, birileri çok rahat bir şekilde iş, aş sahibi olmuş. Bu eleştirim iktidar belediyelerine değil, yanlış anlaşılmasın. Tüm belediyeler için geçerli. Hepsi de ispatlı... Yani işkembe-i kübradan söylenen şeyler değil.
Mesela Samsun’da bir Makro Market mağduriyeti vardı. Hatırlarsınız. Mesela belediyeler bu insanları hiç görmedi. Yüzlerce insan işsiz kaldı. Yüzlerce aile borç batağına düştü. Ve hala içlerinde işsiz olan onlarca mağdur var. Neden hiçbir belediye bu insanlara sahip çıkmadı? Bu insanlar aylarca eylem yaptı, seslerini duyurmaya çalıştı. Ama her zaman kocaman bir duvar ile karşılaştı.
Benim bu iş konusunda ne kadar hassas olduğumu beni tanıyanlar bilir. Haksızlığa karşı duruşumu... Hatta bundan yıllar yıllar önceki yazılarımı ve haberlerimi okuyanlar, CHP Genel Başkanı sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun yeğeninin Samsun'da Atakum Belediyesi'nde işe başlatılmasına nasıl muhalefet ettiğimi de hatırlarlar. Mesele yeğeninin işe alınması değil, mesele yeğeninin kendi partisinden bir belediyede işe alınmasıydı. Yoksa koskoca Samsun'da genel başkanın yeğenini işe alacak bir şirket, bir kurum hiç mi yoktu?
Belediyeler meclis üyelerinin, parti başkanlarının akrabalarının değil, halkın kurumlarıdır ve orada da gerçekten işe ihtiyacı olan insanlar istihdam edilmelidir. Aksi taktirde hem birilerinin sürekli dilinden düşürmediği kul hakkına girilmiş olur.
Şöyle de bir gerçek var ki, bir belediyeye başvurmanız durumunda referanssız da bir şey yapamıyorsunuz. Yani işe alırken sizin niteliğinize, diplomanıza, yeteneklerinize değil, kimden referans aldığınıza bakıyorlar. Bu da işin başka bir yönü tabii ki.
Sonuç olarak, elbette ki birileri birilerine referans olabilir, işe girenler birilerinin akrabası, eşi, dostu, tanıdığı da olabilir. Bunda beis yok. Çünkü işsizlik her yerde var, işsizlik herkesi etkiliyor. Bunan partilisi, partisizi olmaz. Ancak önemle vurgulamak istediğim nokta, bu işe alımlarda halihazırda işi olan insanların, ekonomik durumu iyi olan insanların, evi, arabası, dükkanı olan, ticaret yapan insanların "çifte maaşa" kavuşması.
Gerçek anlamda bir işsizin bile işe alınması, belki işsizlik rakamları içerisinde önemli bir yerde durmamaktadır ama o kişinin eşi, çocukları, ailesi, dostları için büyük bir sevinç kaynağıdır. Bir eve daha ekmek gireceğinin göstergesidir. Dolayısıyla sayın belediye başkanlarından, yetkililerden temennimiz, gerçekten işe ihtiyacı olan insanları işe almaları ve onları bu bunalımdan çekip kurtarmalarıdır.
Bundan sonra gereğinin yapılacağı inancıyla...
Sağlıcakla kalın...