Bazı teknik nedenlerden dolayı, biraz yazılara ara vermiştik... Şimdi yeniden birlikteyiz. O zaman diyoruz ki, "nerede kalmıştık."
Tabii ki bu ayrı kaldığımız dönemde konular, gündemler birikti. Ülkenin gündemi de sürekli değişiyor, malumunuz ama en önemli gündem pandemi ve onun getirdikleri.
Bugün size pandemi sürecinde esnafın yaşadığı bazı sıkıntıların yanında özellikle belediyeler eliyle yaşanan bazı sıkıntılardan bahsedeceğim.
Malumunuz, pandemi sürecinin neredeyse 15. ayını geride bırakıyoruz. Hayatımızda hemen hemen her şey değişti. Sosyal yaşantımızdan tutun da ekonomik durumumuza kadar her şey etkilendi.
Bu durumdan en çok etkilenen kesim ise bildiğiniz üzere esnaf oldu. Kısmi kapanma nedeniyle birçok sektörden esnaf adeta bitme noktasına geldi. Yarım maaş ile hayatını devam ettirenler, dolaylı işsizlik ile karşı karşıya kaldı. Kısacası işsizlik aldı başını gitti.
Tüm bunlara rağmen ayakta durmaya çalışan esnaf ise kimi zaman siftahsız dükkanını kapatmaya başladı. Ama yine de direnmeye, ekonomiye katkı sunmaya devam ettiler.
Bir tarafta kapısına kilit vurmamak için mücadele edenler varken, bunu başaramayıp iflas bayrağını çekenler de yok değil. Şöyle bir sokağa çıktığınız vakit, her köşe başında eskiden var olan dükkanların camlarında kiralık yazılarını görmek artık yabancı olduğumuz bir görüntü olmamaya başladı.
Bir tarafta bunlar yaşanırken, böylesi bir dönemde risk alıp ticarete atılan, ekonomiye katkı sunmaya çalışan, kentin kültürüne, sosyal yapısına artı etkisi olacak olan yeni işletmeler de yok değil. Değil ama onların da derdi belediyeler eliyle üzerlerine salınan kişilerle dertte.
Geçtiğimiz günlerde yaşadığımız bir olay ile bunu gördük. Sadece bizlerin çevresindeki insanların yaşadıkları ile sınırlı sanıyorduk bu işi ancak meğersem ne çok musdarip varmış bu durumdan. Biz bir konuşmaya başladık, adeta bin ah işittik.
İlkadım Belediyesi'ne bağlı zabıta ekiplerinin yeni açılan iş yerlerini adeta taciz eder gibi, işletmeler daha yeni kurulmuşken, önlerindeki süreci daha görüp görmeyecekleri bile belli değilken baskın yapar gibi ve keyfi bir zaman dilimi içerisinde "ruhsat kontrolü" yapıp, işletmeleri zora soktuğu bilgisi gelmeye başladı her yerden. Biz de bunu yaşayanlar olarak, anlatılanların hiç de yabana atılacak şeyler olmadığını gördük.
Şimdi sorumuz şu, insanların pandemi sürecinde ekonomik olarak zorluk yaşadıkları, esnafların bir bir kapısına kilit vurduğu, işçilerine maaş veremediği bir dönemde, ilçeniz sınırları içerisinde açılan yeni işletmeleri belediye olarak desteklemeniz mi gerekir yoksa yasanın size verdiği "güç" ile elinizin altında bulunan "zabıta" kuvveti ile onları sık boğaz edip, keyfi bir biçimde baskın denetimler mi yapmaktır?
Buradan İlkadım Belediye Başkanı Sayın Necattin Demirtaş'a soruyorum... Pandemi döneminde iş yeri açanları takdir etmeniz mi gerekir, onları destekleyip, ekonomiye katkı sundukları için onore etmeniz mi gerekir yoksa onları bu işe giriştikleri için pişman mı etmeniz gerekir?
Ayrıca, belediyenin zabıta birimindeki bu keyfiyetten de haberiniz var mıdır?
Başkan seçildikten sonra hiç esnafları gezip, onların dertlerini, sıkıntılarını dinlediniz mi mesela?
Sizi temsil eden ekiplerinizin çalışma şeklini, insanlarla diyaloğunu merak ettiniz mi hiç?
Seçimlerden önce halkla, esnafla birlikte olma iddianızı seçimden sonra rafa mı kaldırdınız?
Velhasıl, sözü uzatmaya gerek yok. İnsanların burunlarından soluduğu, evlerine ekmek götüremedikleri, kirayla, faturalarla, alacaklılarla, borçlarla mücadele ettiği bir dönemde, onlara esnek davranmak mıdır olması gereken yoksa elinizdeki yasal gücü halkın lehine değil de aleyhine kullanarak onların bu zorlu sürecinde bir tık daha fazla bunalmalarına yol açmak mıdır?
Benden sayın Başkan'a tavsiye, bu dediklerimizi yabana atmasın. Zaman çok çabuk geçen bir olgu. Hele ki yerel seçimlere bir kaç yıl kala, su gibi akıp geçen zaman içerisinde, esnaf kendisini hatırlatacak şekilde davranacaktır.
Saygı ve selam ile...