Çocuklar en değerli varlıklarımız.
Parmağına kıymık batsa, dünyayı yakarız.
Zaten bugün ne zorluk çekiyorsak, onların ileride daha mutlu yaşamaları için.
Onları koruyor, kolluyoruz.
Ama bizim dışımızda bir dünya daha var.
Onları istediğimiz kadar da korumaya çalışsak dahi, müdahale edemediğimiz alanlar.
Burada da işte toplum ve toplumun örgütlü hali olan devlet giriyor devreye.
Çocukları korumak bireysel bir özveri olmaktan çıkıyor, toplumsal bir dayanak haline geliyor.
Çocuklarımız ile ilgili çokça kaygımız var.
Bunları ilerleyen zamanda ele alacağım.
Eğitimden tutun da, sağlığa, temiz bir çevrede yaşama hakkından, barınmaya kadar geniş bir yelpaze bu.
Bugün ise, çocuklarımızın yaşam alanlarının başında gelen çocuk parklarındaki bir eksikliği dile getirmek istiyorum.
İlkadım'da bir önceki dönem belediye başkanlığı yapan sayın Erdoğan Tok'un seçim vakti dile getirdiği ancak hayata geçiremediği bir proje.
Çocuk parklarının kamera sistemleri ile koruma altına alınması projesi.
Bu, çok güzel ve desteklenmesi gereken bir projeydi.
Taciz, istismar, kaçırılma gibi; çocuklarımızı tehdit eden durumları bir nebze de olsa önlemeye yönelik, teknolojinin de getirdiği nimetlerden faydalanarak hayata geçirilebilecek önemli bir çalışmaydı.
Neden hayata geçmedi bilemiyorum.
Ama devlette devamlılık esastır.
Dolayısıyla, bu görev, şimdiki İlkadım Belediye Başkanı Sayın Necattin Demirtaş'a düşmektedir.
Çocuk sevgisini bildiğim ve yakından tanıdığım bir isim olan Sayın Demirtaş; bu projeyi yeniden ele almalıdır.
Eskiden hatırlarız...
Her çocuk parkında, bekçiler olurdu.
Bu bekçiler hem çocuklara karşı olabilecek en ufak bir girişime karşı koruyucu görevi görürdü, ayriyeten de parklara sahip çıkardı.
Sonra ne oldu?
Parklar sahipsiz kaldı.
Bu sahipsizlik, hem çocuk parklarının bozulmasına hem de buraların “çocuksuz çocuk parkları” olmasına neden oldu.
Soruyorum size, hanginiz çocuğunuzu gözünüz kapalı, yanında bir büyük olmadan parka gönderebiliyorsunuz?
Korkmadan, başına bir şey gelecek kaygısı olmadan...
Hiçbirimiz.
O yüzden, parkların eski güvenilir günlerine dönmesi için güzel hamleler yapılabilir.
Kamera sisteminin yanı sıra, parklara yeniden bekçiler görevlendirilebilir.
Bu aslında iki yönlü bir iyiliği de beraberinde getirir.
İlki, çocukların parklarda güven ortamında oynamalarına imkan sağlar.
İkincisi ise, işsizliğin had safhaya çıktığı bir dönemde, az sayıda da olsa insan iş sahibi olabilir.
Kısacası, bir çocuk parkı, o mahalleyi güzelleştirebilir.
Cıvıl cıvıl çocuk sesleri ile...
Akşamları parklarda sohbet eden aileleri ile...
Geçmişteki güzel günlere dönülebilir...
Mesele sadece bu işi sahiplenmekte, çocuklara, geleceğe sahip çıkmakta...
Ne diyelim o zaman...
Proje hayata geçerse...
“İyi günler”, yakında...