Biraz gecikmiş bir yazı gibi gelebilir bu size. Sonuçta Cumhuriyet Bayramı'nın üzerinden kaç gün geçti...
Sadece özel günlerde hatırlanan işleri sevmem ben. Buna doğum günleri de dahil, ilişkilerdeki evlilik yıldönümleri falan da...
Çünkü bir şeyleri hatırlamanın yolu illa ki o özel günleri beklemek değildir. Canınızın istediği bir gün doğum günü pastası alıp, mumları üflemek mesela ya da eşinizle, sevgilinizle, sevdiklerinizle güzel bir akşam yemeği yemek için illa ki ‘o günü’ beklemenin manası yoktur çok. Her günü ‘özel’ hissetmek, hissettirmektir aslolan.
Bu yazının biraz geç olmasının bir diğer nedeni ise, algıdan uzak olmayı tercih etmemdir. Biliyorsunuz, her özel günde büyük büyük firmalar, o günlerin kaymağını yemek için türlü yollara başvurur. Dünün Cumhuriyet düşmanı, bir bakmışsınız o gün Cumhuriyet sevdalısı olmuş. Ya da Cumhuriyet'in nimetlerini tek tek satanlar, parsel parsel bu ülkenin değerlerinin üzerine oturanlar, sanki hiçbir şey olmamış gibi Atatürk'ün mirasına, Cumhuriyet'e, onun değerlerine sahip çıkmış...
Düşünsenize halkın sırtından geçinen, onun iliğini kemiğini sömüren özel bankalar; bu halkın alın teri ile kurulmuş ama daha sonra özel sektöre peşkeş çekilmiş telekominikasyon şirketleri, köylüyü holdinginin kapısından sokmayacak olan firmalar, işçisinin alın terini vermeyen işletmeler, her gün Cumhuriyet'in değerlerine söven gazeteler, televizyonlar, Cumhuriyet'in imkanları ile bir yerlere gelmiş "birileri" birden Cumhuriyetçi kesiliyor bu özel günlerde. Yani algıyı çok güzel yönetiyorlar.
Mesele sadece 29 Ekim'de kutlamak değil Cumhuriyet'i...
Mesele onun değerlerine koşulsuz sahip çıkma kararlılığını her koşulda göstermekte. Laikliği, Halkçılığı, Cumhuriyetçiliği, Devletçiliği, Devrimciliği her anında yaşayabilmekte.
Peki, Cumhuriyet bize ne kazandırdı?
Cumhuriyet bu ülkenin insanlarına kendisini birey hissetme fırsatını yaşattı. Bu ülkenin her bir yurttaşı Cumhuriyet sayesinde kendisini özel hissetti. Fakirinden zenginine, kadınından erkeğine, engellisinden yaşlısına, çocuğundan gencine kadar herkes Cumhuriyet'in kolları altında eşit ve özgür bir yaşama kavuştu. Teba olmaktan, kölelikten, emirlerden, buyruklardan, ayağına dolanan zincirlerden kurtuldu. Emperyalizmin işgali ve bitmek bilmeyen saldırıları altında kocaman bir şemsiye oldu Cumhuriyet.
Anadolu'nun bütün halklarının, bütün dini gruplarının kardeşçe ve birarada yaşamasının şifresiydi Cumhuriyet. Kadınların, genç kızların, çocukların, geleceğimizin garantisiydi. Bugün Cumhuriyet'in bize sağladığı imkanlarla geldiğimiz noktada onun değerlerinden uzaklaşma riski ile karşı karşıyayız. Dünden daha fazla ona sahip çıkmak, sahiplenmek, Atatürk'ün ilke ve devrimlerine dört elle sarılmak durumundayız.
Ülkemizin bulunduğu cehennem coğrafyasında adeta parlayan, bütün halkların yolunu aydınlatan bir seher yıldızı gibi; Cumhuriyet bugün onca iç ve dış saldırıya rağmen dimdik ayakta durmaktadır. Bunun nedeni, Cumhuriyet olgusunun ayakları yere basan, çağı yakalayan, bu ülkenin insanının ihtiyacı olan özgürlükleri, adaleti, eşitliği tam anlamıyla karşılayan bir sistem olmasından kaynaklanmaktadır. Can Yücel'in bir şiirinde dediği gibi, bu ülke halkları için Cumhuriyet, "sünnet değil, farzdır."
Binbir emekle, binbir eziyetle var olan Cumhuriyet'imizin değerlerine büyük holdingler, çok uluslu bankalar, döneme göre yön değiştirenler değil, bu halkın kendisi sahip çıkacaktır ve çıkıyor da...
Bugün daha demokratik bir ülkede, adaletin tesis edildiği bir süreçte, ekonomik eşitliğin var olduğu, köylünün de işinsanının da kadının da erkeğin de, yaşlının da çocuğun da daha iyi koşullarda yaşama özleminin ve isteğinin teminatı, Cumhuriyet'in bizlere sunduğu olanaklardır. Cumhuriyet, bizlere verilmemiş, bu ülke halklarının ortak kararı ile emperyalizme karşı söke söke alınmıştır.
Dolayısıyla Cumhuriyet sunulan bir lütuf gibi, istendiği zaman başkalarının elinde oyuncak olabilecek bir şey değil, bu ülke insanlarının etiyle, tırnağıyla, kanıyla, alın teriyle dünyaya meydan okuyarak, söke söke aldığı bir haktır. Üzerinden asırlar da geçse, etrafımızda nice devletler yıkılıp, niceleri kurulsa da, bu ülke insanını zihninden ve yüreğinden silinmeyecek tek bir şey vardır. O da bağımsızlık aşkı ve Cumhuriyet'e olan inançtır.
Zaten bizleri bugüne kadar ayakta tutan başka ne var ki...
Sağlıcakla kalın.
Cumhuriyet'le kalın...