Terazi burcu özelliklerini tanıtmadan önce onun başlattığı sonbahar ekinoksuna değinmek isterim. Halk arasında süre gelen yanlış bir inanış vardır. Eylül ayı başlar başlamaz sonbaharın geldiği düşünülür, hemen peşi sıra da bir hazan-hüzün tekerlemesi başlar...
Oysa eylül ayının 3 haftası yaz sadece son bir haftası sonbahardır. Astronomik olarak genelde her yıl takvimler 23 Eylül2ü gösterdiğinde güneş, başak burcundan çıkıp terazi burcuna geçer ve sonbahar ekinoksu gerçekleşir. Böylece öncü bir burç olan terazi burcu enerjisi eşliğinde sonbahar mevsimi başlar (1)
Bu yıl 23 Eylül sabah saat 11 gibi gerçekleşecek olan sonbahar ekinoksunda gece, gündüzü yakalayacak ve yılın son "gündüz-gece eşitliği" sağlanacak (yılın ilk gündüz-gece eşitliğini ise 21 Mart’ta gene öncü bir burç olan koç başlatır) Artık 23 Eylül’den sonra günler kısalmaya, geceler uzamaya başlar. Gün ışığı azalırken karanlık artar...
Hava serinler, yağmurlar başlar. Güz sebze ve meyveleri pazar tezgahlarında yerini alır, denizlerde balık bollaşır. (2) Evler dip bucak temizlenir, yazlık giysiler kaldırılıp, kışlık giysiler çıkarılır ve kışa hazırlık başlar çünkü sonbahar bir geçiş mevsimidir.
Güneşin terazi burcuna girmesi hem doğada hem insanda bir "uyumlanma" sürecine karşılık gelir. Bu uyumu sağlamak için terazi burcunun "denge" prensibi devreye girer. Bir ölçü, bir doz, bir ayar enerjisidir terazi...
İç dengeden (homeostatis) sorumlu olan beynin hipotalamus bölgesi, bu mevsimsel geçişten en çok etkilenen bölgedir. Vücut ısısı, açlık, susuzluk, kan şekeri düzeyi, uyku -uyanıklık halleri, öfke, arzu, heyecan, mutluluk gibi duygular bu merkezce denetlendiğinden duygu durumunda iniş ve çıkışlar yaşanır.
Mevsimsel geçişlerde fiziksel olarak halsizlik, yorgunluk, kırık-döküklük hissi yanı sıra dışa dönük enerjiler içe yönelmeye başlar. Sanılanın aksine eylüle hakim olan sonbahar melankolisi değil hafif bir hüzündür. Ağır bir melankoli tablosu için henüz vakit erkendir. Sadece güneş ısı ve ışığı bu mevsimde zayıfladığından, bünyesel yatkınlığı bulunanlarda mevsimsel depresyon (SAD) açığa çıkabilir.
Yaşadığımız çağda insanın doğayla eşgüdümlü ritimleri bozulduğundan sağlık sorunları artmaktadır. Buna bir de doğal yaşamı adeta tıbbileştiren, en ufak bir şikayeti bile hastalık olarak damgalayan hakim sağlık anlayışını eklersek, insan hayatı ciddi bir şekilde manipüle edilmektedir.
Çağımızı şekillendiren aşırı hız, aşırı kirlilik, aşırı gürültü insanın doğa ile olan bağını her geçen gün biraz daha zayıflatmaktadır. Eğer doğanın bir parçası olduğumuzu unutmaz ve doğadaki mevsim düzenine uygun yaşamaya özen gösterirsek daha sağlıklı kalırız.
Bu zamanda mevsim ayrımı mı kaldı, biz neye göre, nasıl bir uyum sağlayalım derseniz, size sadece şu kadarını söyleyebilirim; hücrelerimiz mevsimsel düzene göre kodlandığından, neye, nasıl uyum sağlayacağını bilir. Biz unutsak da hücrelerimiz unutmaz. Tek yapmamız gereken şey dikkatimizi biraz daha dışarıdan içeriye kaydırmaktır.
Dipnot;
(1) 21 Haziran yaz gündönümü başlıklı gazete yazımda mevsimsel geçişlere ayrıntılı yer verdiğimden daha fazla astronomik bilgiye ihtiyaç duyan ilgili yazıya bakabilir.
(2) Eko sistem dengesi bozulduğundan mevsimsel özellikler eski doğallığında yaşanamamaktadır. Denizlerimizde balık azaldığı gibi, mevsimsel sebze ve meyve tanımı da unutulmak üzeredir.