SOĞUK hava seyirciyi de etkilemiş.
Tribünler, lig üçüncüsü bir takımı temsil etmiyor asla!
Futbol kibar bir oyun değildir.
Seyircisi de öyle olmamalıdır.
Sıcacık odanızda, televizyonunuzun başında taraftarcılık oynamayı tercih ederseniz, takımınızın sizi memnun etmeyecek sonuçlarına sitem etme hakkına da sahip olamazsınız.
Uzatmayayım, tribünler Samsunspor taraftarına yakışmadı.
Zaten cuma gecesi sahada olan kırmızı-beyazlı oyuncularda bunu görünce kısa kestiler.
10. dakika dolduğunda skor levhasında 2-0 yazıyordu.
Sonrasında da kendilerini fazla sıkmadılar.
İstediklerinde top dolaştırdılar kendi aralarında…
İstediklerinde oyunu hızlandırıp, yeni pozisyonlar yakaladılar.
Ama açık söyleyeyim çok iştahlı değildiler.
Hatta eski baskılı, presli oyunlarından, oyunun yönünü değiştirmekten de uzaktılar.
Birkaç haftadır alıştığımız oyun temposunu göremiyoruz oyunda.
Thomas Reis’te bunun farkında.
Ne kadar bağırsa da oyuncularına hatırlatamıyor eski oyun şeklini…
Bu maç için söylemiyorum bunu.
Şayet Samsunspor kendisine ligde yükseklerde bir hedef koyacaksa mutlaka kendi ritmini yakalaması lazım.
Çünkü her takım Hatayspor gibi teslim bayrağını çekmiş olarak çıkmayacak sahaya.
Hatay dedim de gazı kaçmış gazoz gibiydiler.
Böylesi ne içmeye gelir.
Ne de şişe de saklamaya.
Artık niye sahada olduklarını unutmuşlar doğal olarak.
İkinci yarının bir bölümünde biraz kımıldadılar ama onlarda da ya Samsunspor defans oyuncuları çıktı karşılarına.
Ya da kalesini gole kapatmaya kararlı kaleci Okan…
Soğuk havada sahadakilerde, tribündekiler gibi bitse de bir an önce gitsek ruh haline bürününce oyunun tadı tamamen kaçtı.
Sonuçta 10 dakikaya sığan Marius ve Zeki’ye yazan iki mükemmel golle günün karlısı Samsunspor oldu.
Hakem için hem oyun temposunun sağladığı avantaj, hem de oyuncuların niyetlerinden dolayı kolay maçtı.
Sonuca etki edecek bir düdükte çalmadı.