BİZİM nesil ülkede gelişen birçok olayı yaşayarak büyüyen nesil olarak anılır.
1960 İhtilali’ni de gördük.
12 Eylül 1980’ni de yaşadık.
Muhtıraları, kalkışmaları…
Nefretle anılacak her ne varsa yaşadık, büyüdük, ergenleştik, erişkin olduk.
Bazen sosyal medyada okuyorum.
60’lı yılların lise mezunlarının bugünün akademisyenlerinden daha bilgili ve kültürlü yetiştikleri iddiasını…
Biraz abartılı bulsam da bir şeye yürekten katılıyorum.
Biz Cumhuriyet çocukları olarak yetiştik.
Matematik de okuduk.
Din dersi de gördük.
Öğretmenlerimizi gördüğümüzde ceketlerimizin önünü ilikleyen bir nesil olarak yetiştik.
Şapkalarımız vardı bizim.
Onlarsız okula giremezdik.
Ama kurssuz, şunsuz bunsuz üniversitelere girdik.
Bizden önceki dönemlerde lise mezunlarını bile havada kaparmış devlet daireleri…
İşte biz böyle bir nesildik.
Kitaplarımızın ilk sayfalarını, sınıflarımızın duvarlarını Atatürk resimleri süslerdi.
Onun bayraklarını sallayarak, marşlarını okuyarak yetiştik.
Tek bir ülkümüz oldu yıllarca.
Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’in 100. yılına erişmek ve daha nice yüzyıllar bu ülkede kutlamak.
Ama görüyorum ki o günlerde Ulu Önder’in izinde olup, onun bayrağını sallayanlar şimdilerde başka yüzyılların peşindeler.
Kim neyi, neden kutlar bilemem.
Ama bu ülkenin gerçeği asla değişmez.
Bizi bugünlere getiren Cumhuriyet’imizin Kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, ne unutulur.
Ne de unutturulabilir.
Onun için dünün gençliğinde Atatürk için bayrak tutanlar, salt siyaset adına aslını, dününü unutmamalılar.
19 Mayıs 1919’un çocukları olduklarını da…