AZİZ milletimizin milli mücadele sürecindeki en büyük adımı olan Büyük Taarruz Zaferi’nin yıldönümünde, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere vatanımız uğruna canlarını feda etmekten bir an olsun bile tereddüt etmeyen aziz şehitlerimizi rahmet ve şükranla anıp, milletimizin Zafer Bayramı’nı içtenlikle kutlayarak başlamak istiyorum.
GENÇLER! Geleceğe güvenimizi güçlendiren ve sürdüren sizsiniz siz, almakta olduğunuz eğitimle, bilgi ile, insanlıkta üstünlüğün, yurt sevgisinin, düşünce özgürlüğünün en değerli örneği olacaksınız.
Ey yükselen yeni kuşak! Cumhuriyeti biz kurduk, O'nu yükseltecek ve yaşatacak sizlersiniz.
Gençler! Geleceğe güvenimizi güçlendiren ve sürdüren sizsiniz,
Siz, almakta olduğunuz eğitimle, bilgi ile, insanlıkta üstünlüğün, yurt sevgisinin, düşünce özgürlüğünün en değerli örneği olacaksınız.
‘Ey yükselen yeni kuşak! Cumhuriyeti biz kurduk, O'nu yükseltecek ve yaşatacak sizlersiniz’ diyor Ulu Önder Atatürk.
Geçmişi yaşamayanların, 30 Ağustoslara ulaşan kurtuluş mücadelelerinde yer almayanların bu mesajın anlamına değer biçmeleri elbette zor.
Zaman zaman şirazesinden çıkartılan ülkemizin zora girildiğinde nasılda Atatürk'ün fikirlerine sarıldığına şahit oluyoruz.
Bir asır önce sarf edilmiş sözler, o zaman bir daha anlam kazanıyor.
O günden geleceği görebilmek elbette her şuurun harcı değildi.
Bir askeri deha olan Atatürk'ün aynı zamanda ülkenin geleceği ile ilgili miras bıraktığı tembihlerin önemi yeniden ortaya çıkıyor.
Dolayısıyla 30 Ağustoslar bir tarih tekrarı değil,
Bir ülkenin var olması,
Gelişen dünyaya ayak uydurabilmesi,
Hatta gelişmiş medeniyetlerin ötesine geçebilecek hamleler yapabilmesi ancak 30 Ağustos'un ruhunun anlaşılması ve gereklerinin yerine getirilmesi ile mümkündür.
Gelin bu tarihe topyekün sahip çıkarak, 30 Ağustos Bayramı'nın yıldönümünü katlayalım ve…
Bize bırakılmış mirası daha da anlamlandırarak geleceğe taşıyalım.