ATAKUM kimileri için bir eğlence yerleşkesi.
Gezi, müzik, yemek, aşk, meşk..
Hepsinin ama gizli ama örtülü yaşandığı bir ilçe…
Adnan Menderes Bulvarı’nda, Karayolları kavşağından başlayıp kilometrelerce uzunluğunda bir sahil şeridi.
Tabi denizde var kuzeyinde.
Ama sadece adı var..
Kirli, bakımsız, renksiz bir deniz oldu Karadeniz.
Bunu ben söylemiyorum.
Demiz Temiz Derneği’nin Başkanı sevgili Tuncer Üçüncüoğlu ağabeyim söylüyor.
Kirlilikte 2.ci sırayı almışız.
Ne büyük başarı ama!..
Bugüne, bir günde gelmedik elbette.
Kontrolsüz yapılaşma.
Uygunsuz imarlaşma..
Meskenden, ticarethaneye dönüşme gereksiz kalabalıklaşmalardan bizi kirliliğe ulaştıran yoğunlaşmaya dönüştürdü.
Sahil yolunda isteyen herkese işyeri açtırmak için bir yerlerini yırtanların eseridir bugünkü çirkin görüntü.
Ayyaş, sarhoş, hırlı hırsız,müzik, gürültü kirliliği bu zihniyetlerin eseridir.
O nedenle yarım asrı aşan kıyı sakinliğime bir çırpıda son verirken hiç düşünmedim bile.
Atakum’da dünü yaşamayanlar bugün neyi anlattığımı hissedemezler.
Bugün deniz kenarında milyonlarca lirayla mesken sahibi olanlar, aslında hayatlarından sükûneti ve huzuru çıkardıklarını fark edemezler bile.
Benim ve benimle dünü yaşayanların özledikleri huzuru.
Birkaç akşamdır köpeğimi gezdirmek için indiğim sahil yolunda o huzuru buluyorum işte.
Müzik yok.
Gürültü yok.
Gereksiz insan kalabalıkları yok.
Sarhoş, ayyaş nidaları yok.
Gençler artık orayı tercih etmedikleri için yerli, yabancı Don Juanlar yok.
Denizin, sahilin huzur ve dinginliğini yaşıyorsunuz yürürken.
30-40 yıl öncesini yaşıyorsunuz bir nevi.
Biliyorum bu geçici bir huzur.
Sabahlara kadar süren eğlence hayatı ve gürültüyü, huzur ve güvensizliği özleyen bu kadar güruh varken sonu yakın bir huzur!..
İşyerleri açılacak, masalar dolacak ve her şey eski halini alacak bir müddet sonra.