NEREDEYDİ bilmiyorum muhabbet eskilerden açıldı.
Bolluğun, bereketi olduğu günlerden...
Piyasada her şey vardı bugünkü gibi ama bugünden farklı olarak paranın alım gücü vardı.
Köylü vardı…
Çiftçi vardı…
Üretici vardı.
Onların üretip getirdiklerini alacak vatandaş da vardı.
Ben ne çocukluğumda ne delikanlılığımda evimizde herhangi bir sıkıntının yaşandığını ve bahsedildiğini hatırlamıyorum.
Onu geçtim, üniversiteyi bitirip, askerlik görevimi yerine getirdikten sonra Samsun’a döndüm.
Kendime bir mühendislik bürosu açtım.
Masa, sandalye, kırtasiye falan düzdük.
Proje yapıp, para kazanacağız.
Yaptık da kazandık da…
Ayda bir proje yapıp kazandığımız parayla 10-15 gün tatile gidip hayatıma sıkıntı çekmeden devam edebildim.
Bu ülkenin son 50 yılda yaşadığı tüm sıkıntılı günlere şahit olup, payıma düşenle yaşadım.
Ama hiç bu kadar umutsuz olduğumu hatırlamıyorum.
Yanlış anlamayın kendim için değil.
Benden sonra bu ülkede yaşayacaklar için…
Akşamdan sabaha neyin ne kadar zam yiyeceğini tahmin bile edemiyoruz.
Benimde aracım var inanın gidip geleceğim yerleri artık seçmeye başladım.
Her gün aracı kullanma lüksünü çoktan bıraktım.
Baksanıza 8 günde, 89 kuruş zam geldi akaryakıta…
Duyulan o ki 45 kuruş daha gelecekmiş ama bekletiliyormuş.
Dolarla maaş almıyoruz kabul ama…
Dünyanın babası dolar!
Tükettiğimiz her şey dolara endeksleniyor.
Hızın yetişilmiyor zamların…
Ben akaryakıt dedim ama onunla kalmıyor.
Ekmeğe, pazara, her şeye zam geliyor.