GÜN geçmiyor ki yeni bir acı haberi gündeme düşmesin.
Sevmiyorum böyle yazılar yazmayı…
Acı haberleri paylaşmak içimi burkuyor.
Ruhum zaten kavgalı bedenimle uzunca bir zamandır…
Bir taş gelip oturuyor yüreğimin üstüne…
O ağırlaştıkça ben sabırsızlaşıyorum, tahammülsüzleşiyorum.
Nefes aldığımız sürece bunları yaşamak mümkün.
Peki ya, nedensiz yitip giden canlar…
Arkada bıraktığı gözü yaşlı ana, baba, eş ve çocuklar…
Onlar artık nefes almıyorlar.
Bakın Adem Keskin henüz 33 yaşında.
Polis memuru…
Görevli olduğu uygulama noktasında kontrolden kaçan bir aracın peşine düşüyor.
Kaza yapıyor ve bu hayattan uçup gidiyor?
Soruyorum o kaçan densize;
Değdi mi kaçmana?
Mutlu musun?
Ne oldurdu dursan, asacaklar mıydı seni?
Dilerim bu vicdan azabı bir ömür boyu yaksın yüreğini.
Allah’tan rahmet diliyorum yiğidime...
Gözü yaşlı bıraktıklarına metanet ve sabır.
Emniyet camiamıza da, bu son olsun diyerek sonsuz sabır.
Piyade Uzaman Çavuş Süleyman Ural…
Daha hayatının baharında.
Yurdundan uzak diyarlarda canı gibi sevdiği bayrağı, vatanı için canını yitirmiş.
Ne ilk, ne son olacak.
Fikret Özer ile toprağa düşen canlar bilmiyorum ne zaman son bulacak.
Hepimizin ciğeri yanıyor ama gerçek şu ki ateş düştüğü yeri yakıyor
Allah şehidimize layık olduğu cennetinde yer versin.
Ailesine sabır diliyorum.-
Bir de artık, “Bu acılar son bulsun” istiyorum.