BAZEN ben de herkes gibi olaylara iyi niyetle baktığım için saf olabiliyorum.
Bu kötü bir şey değil.
Aksine iyi olmasını istediğimiz ve öyle gördüğümüz için yansılanan görüntülerin bizi yanıltması gibi düşünün.
Dün sabah sporum için yine ormanlık alandaydım.
Sessiz, sakin bol oksijen...
Sporun ruhunu tarif eden şeyler.
Alanın içinde karşıma çıkan görüntü farklı duygulara itti beni.
Her gün yazı yazıyoruz ya…
Bazen eksiklikleri lisani münasiple dile getiriyoruz ya…
‘Hah’ dedim kendi kendime…
Bak yazdığını okumuş birileri ve icap edeni yerine getirmeleri için harekete geçmişler.
Elinde kancalı sopası, başında fötr şapkası bir adam…
Ağaçların arasında dolanıp yerlerden bir şeyler topluyor.
Çuvalı dolduğunda ise kamyonetine boşaltıyor.
Bir taraftan ona bakıyor, bir taraftan yürüyorum.
Bir tur attım geldim, yine orada.
Aracına şöyle bir göz ucuyla baktım resmi bir ibare var mı, diye…
Yok!
Çaresi yok soracağım.
‘Kolay gelsin sizi belediye mi görevlendirdi?’ dedim.
Bıyık altından gülüp, kaşlarını hayır anlamında hafifçe yukarı kaldırdı.
Anladım ki ben boşuna havaya girmişim.
İlgilisi okumamış beni…
Okuduysa da sallamamış!
Ben bunları düşünürken adam devam etti: “Ellerine geçeni kaldırıp atıyorlar. Ama bak bazıları şişeleri en azından bir araya toplamışlar. Adam gibi adamlar onlar!”
Hakikaten öyle mi, değil mi çok kafa yormadım.
Ama çöpten para kazanan bile vahametin farkındaysa vay olsun, bizim insanlığımıza da…
Yok olan çevre kültürümüze de!