BU ülkede, bu kentte yaşayan birçok insanın ulaşamadığı bir haslet.
Adam olmak!
Öyle kolay bir şey değil.
Çok okumuş olabilirsiniz.
Önemli insanlarla beraber çalışmış.
Beraber görev yapmış olabilirsiniz.
Hatta birçoğumuzun akıl defterine hayal olarak bile yazılamayacak ortamlarda bulunmuş olabilirsiniz.
Bu geçmişinizi anlamlı kılan bir anı olabilir sadece.
Ama sizi asla makbul sınıfa sokacak bir artı olacak bir gelişme olamaz.
Öylesine az gelişmiş bir toplumda yaşıyoruz ki küçük kırıntıları bir büyük bütün olarak görmek yanlışına kapılıyoruz.
Yetişmiş insan sayısı son derece az olunca tesadüfen ortaya çıkmış olanlara dört elle sarılıyoruz.
Daha amiyane bir tabirle, “Koyunun olmadığı yerde keçiye, Abdurrahman Çelebi”diyoruz.
Eh böyle derseniz, o Çelebilerin herkes adına, her konuda ahkâm kesmelerini engelleyemezsiniz!
Bir toplumun önünde olmak.
Rehber ve önder olmak her aklın, her bedenin harcı değildir.
Önce çok geniş gönüllü olacaksınız.
Geniş düşünecek, sabır ve metanetli olacaksınız.
Olayları objektif ve toplum yararına değerlendirmeyi becerebilecek yetide olacaksınız.
Hakim olan sizin duygularınız değil, toplum yarar ve gerçekleri olacak.
Kendinizi bir matah ilan etmek gibi saflığa ve yanlışlığa düşmeyeceksiniz.
Çünkü sizi bir şey ilan edecek ve öyle olduğunuzu öne çıkartacak olan toplumun kendisidir.
Bu görevi kendi kendinize üstlenirseniz, siz ancak “Zavallı bir Megaloman”olarak anılırsınız.
Adam olan…
Adamım diyen kendisinden, kendi özünden ve düşüncelerinden önce beraber yaşadığı ve ait olduğu toplumun kabullerine saygı gösterendir.
Hani dedim ya;
BU ülkede, bu kentte yaşayan birçok insanın ulaşamadığı bir haslet.
“Adam olmaktır” diye.
Aslında öyle değil.
Asıl sorun adam olamamak!
Adam gibi davranamamaktır!