BUGÜN sizlere 50 yıl öncesinde Matasyon diye anılan Atakum ilçesinin nasıl adım adım yok oluşa yürüdüğünün paylaşacağım.
Bugünkü SASKİ Genel Müdürlük binasını gözünüzün önüne getirdiniz mi?
Arkasında SGK, yanında Emniyet Müdürlüğü…
Hah işte orası 50’li, 60’lı, 70’li yılların mesire alanı…
Bugün Yeşilyurt Alışveriş Merkezi’nin bulunduğu yeri gözünüzün önüne getirdiniz mi?
Hah işte orası, uzun yıllar ‘Çamlık’ diye anılan çam ağaçlarıyla dolu bir alana ve önünde Büyük Plaj’a ev sahipliği yapan bir alan…
Bugün Çobanlı Sapağı’nın Bafra tarafında kalan önü otopark, arkası iş yeri ve mesken olan yeri anımsadınız mı?
Hah işte orası, Yapı-8 kampının olduğu yer...
Atın kendinizi 60’lı, 70’li yıllara...
Geçin kampın deniz tarafına ve bakın sağınıza, solunuza…
Lebi derya bir altın kumsal!
Ev yok, araba yok, gürültü yok, müzik sesi içkili lokantalar yok.
Ne zaman kadastro geçti oradan, işte o zaman bu kentin kurnazları parseli parsel parsellediler.
Yolun üstü zaten kentin kalantorları ve doktorları tarafından zapturapt altına alınmıştı.
Muayene parası ödeyemeyen köylünün elindeki tarla tapusunu doktorlara devir ettiği günler onlar…
Araziler, bu güçlü insanlar nedeniyle önce arsaya sonra betona dönüşüverdi.
Samsun, 1994’te Büyükşehir olana kadar da semt belediyeleri, Atakum’u eş-dost, ahbap-çavuş ilişkileriyle çoktan talana açmışlardı zaten.
Anlamanız için çok küçük ama radikal bir örnek vereyim isterseniz.
Bakın Adnan Menderes güzergâhına…
Beş katla başlar, dörde, üçe düşer, Atakent sınırlarında ise 7-9 katlı binalara döner.
Büyükşehir denetiminden önce, o günkü belediyecilik anlayışının eseriydi bunlar diyebilirsiniz.
Tamam, gelelim bugüne...
Şöyle bir tepelere…
Bakın Şehit Gaffar Okkan Caddesi’ne…
İç parsellerde vatandaş üç kata kadar villa tarzı ev yapmış, cadde cephesinde 6 katlı binalar tarafından mahremiyetini kaybetmiş.
O ince, uzun ‘tover’lara girmiyorum bile…
Atakent sırtlarında şehir gürültüsünden, beton görüntüsünden bıkan vatandaş parayı vermiş, aldığı arsaya iki katlı villa yapmış.
Canım belediye önüne 10 katlı bina ruhsatı vermiş.
Daracık yollar…
Kenarında gökyüzüne uzanan yan yana beton bloklar...
Uzat elini, yanındaki binanın penceresinden aç komşunun perdelerini…
Nerede diye sormayın çünkü onlar Atakum’un her yerinde.
İnanmıyorsanız, bu betonları seyretmek için yapılan seyir terasına gidin.
Gidinde, bir ilçenin nasıl adım adım kayboluşa sürüklendiğini bir kez daha ibretle seyredin.
Ne diyeyim;
Yaşasın beton kafalar.
Yaşasın modern belediyecilik!