BOLU KARTLKAYA'daki otelde çıkan yangın bu kadar konuşulmasına, bu kadar incelenmesine rağmen bir muamma olmaktan öteye gidemiyor.
Öncelikle suçlular bulunup, ilan edilemiyor!
Hiç kimse suçu kabul etmiyor!
Ama göz göre göre yitirilmiş 78 can ortada duruyor.
Suçun aslına erişemeyenler canını yitiren 78 vatandaşımızın kadın-erkek-çocuk konuşmaya devam ediyor ancak.
Çünkü bu konuda da resmi bir açıklama yapılmıyor.
Gün gelir, gerçekler ortaya çıkar elbette, önemli olan geçmişte olduğu gibi suçun zaman aşımına uğramadan şekillenmesi…
Bina kullanılmayan bir yangın merdivenine sahip.
Dış cephesi ahşap kaplı.
Yangın söndürme sistemi imal edilmemiş.
Ondan da vazgeçtim pratik kullanılacak yangın söndürücü bile yok.
Yoklar arasında olmayan önemli bir hususta 'Yangın Acil Eylem Planı!'
Ne işe yarıyor bu plan?
İşte böyle bir yangın çıkması halinde,
Kim ne yapacak?
Kimler hangi görevleri üstlenecekler?
Bilinçsiz canına sahip çıkma telaşı içinde olan vatandaşı kurtuluşa kim yönlendirecek?
İşte tesadüfen otelden bir kayak hocası çıktı.
10-15 kişiyi odasında topladı.
Bir yangın kurtuluş planı hazırladı.
Ve bu 15 kişiyi sağ salim merdivenlerde tahliye etti.
İşte çoğaltılacak örnek bu iken, 'acaba bu olaydan bir ders çıkartır mıyız' sorusunu soruyorum.
Ben sorunun cevabının peşine düşmüşken eski bir dostum aradı telefonumdan.
Dedi ki;
"Yıllar önce sahip olduğum işletmede böyle bir yangın senaryosunu uygulamak istedim. Bunun içinde personeli toplayıp, yangın alarmı verdim.
Amacım kimin, ne yapacağını görmek.
Gördüm de…
Personelim mutfağa doluştu ve fırınların altındaki dolapta yangın söndürücüler çıktı.
Beynim alevlendi birdenbire ve dedim ki;
Bu fabrikada yangının çıkacağı ilk yer neresidir?
Mutfak!
Niye?
Çünkü gaz orada. Ateş orada.
Alevi çıkartacak her şey orada yani!
Ama yangın söndürücü tüplerde orada.
Buradan alevler yükselirken siz yangın söndürücülere nasıl ulaşacaksınız?"
Dostum dediğim, benim ortaokul arkadaşım ve Ahenk Helva'nın eski sahiplerinde Haldun Baş…
Sonradan yeni bir alarm verdi mi bilmiyorum ama bu yanlışlardan kurtulmak için fabrikayı bıraktığını biliyorum.
Yani tehlikeyi düşünüp, uygulama pratiği de yapanlar var bu memlekette.
Ama onlarda tüpü ateşin altından çıkartmak zorundalar!
Şimdi gelelim yine sorumuza;
"AKILLANIR MIYIZ?"