ALLAHinsanı akıldan fukara yapmasın.
Yaparsa şaşar insanoğlu ve camii duvarına toslar.
Makam elde etmek farklı bir olaydır.
Orayı hazmetmek farklı!
İnsan her şeyi kendinden menkul bilerek bazen haddini aşar.
Önünü, arkasını hesaplayamadan tökezleyeceğini, tokat yiyeceğini bilemeden yoldan çıkar.
Zanneder ki bu devran hep böyle devam edecek.
Oysa etrafına bir baksa, çizgiden çıkanların başına gelenleri bir anlayabilse…
O zaman kendine gelecek...
Haddini bilecek.
Bugünlerde kentimizde önemli bir kurumda bu tür kendini bilmezlerin ürettiği dedikodular geliyor kulağımıza…
Dedikodusunu yaptıkları insanları, makamlarını, güçlerini bilmesem diyeceğim ki;
“Bu aklı kısaların güvendikleri bir yer var o nedenle böylesine cüretle konuşuyorlar.”
Halbuki oturdukları koltuklara öylesine ince bir pamuk ipliği ile bağlılar ki!
Daha ne oldum demeden yerlerinden olacaklarını fark edemiyorlar.
Bu olsa olsa aptal cesaretidir.
Bunun dışında da emeğe, geçmiş hizmetlere, üst kimliklere saygısızlığın daniskasıdır.
Dedikodusu yapılan kişilerle henüz yüz yüze görüşmediğim için olanı, biteni yazamıyorum.
Belki de ben görüşene kadar kendini bilmezlerin ipi çekilecektir bile.
Ama o kurumda çalışan eski, yeni kiminle görüşsem yapılanların, yakıştırmaların son derece seviyesizce olduğunu söylüyor.
İnsan nereden geldiğini bilmeden.
Kimler tarafından getirildiğini bilemeden.
Sataştığı insanların ne kadar çetin ceviz olduğunu unutarak böylesi seviyesizliğe imza atması sadece ahmaklığının tescili olabilir.
Kurumu ve olayın muhataplarını sizlerle şu an paylaşamadığım için özür diliyorum.
İnanıyorum ki konunun muhatapları bu yazının içinde kendilerini bulacaklardır.
Yine de ikaz mahiyetinde bir, iki kelime sarf etmem gerekirse derim ki;
Siz, aklı kısalar.
Dedikodunun esaretine ve zevkine kapılıp boyunuzdan büyük işlere girmeyin.
Böylesine bir işe ne aklınız yeter.
Ne makamınız!
Öyle bir çarpılırsınız k, hatta çarpılacaksınız ki inanın tokadın nereden geldiğini bile anlamayacaksınız.
Azıcık düşünen beyniniz olsaydı size bol gelen makamların çapınızı aştığını bilir ona göre hareket ederdiniz.
Bu saatten sonra olmayan aklınız başınıza gelse dahi sizi kurtaracak bir özür müessesi olmayacaktır.
Eh, kendi düşen ağlamaz.
Haddini bilmezsen başına gelecek bellidir.
Adamın ensesini patlatırlar, bir daha da dikiş tutmaz!..